Bediüzzaman Ve Keçekülahlılar
KEÇE KÜLAHLILAR ASIRLIK GELENEĞİ SÜRDÜRÜYOR
Bitlis’te kurulan Keçe Külahlılar Atlı İlim Kültür Derneği gönüllüleri, 1909 yılında yazılmaya başlanan Risale-i Nurları günümüzde de divit ve mürekkep kullanarak hattı Kur’an ile yazıyorlar.
I. DÜNYA SAVAŞINDA KEÇE KÜLAHLILAR
1914 Birinci dünya savaşı yıllarında Osmanlı Devleti kendini bu büyük savaştan kurtaramamış ne yazık ki bütün dünyayı saran savaşın içine düşmüştü. Vatan toprakları, dört bir yandan işgale uğruyordu. Osmanlı Devletinin Kafkas Cephesi zayıftı Ruslar işgal için saldırıya geçtiler. Ermeni çeteleri ile iş birliği kurarak işgal ettikleri yerlerde Ermeni çeteleri ve Rus askerleri müslüman yerli halka zulmederek acımasızca kadın, yaşlı, çocuk demeden katlediyorlardı. Her yeri yakıp yıkıyorlardı.
Savaş başlamadan önce Bediüzzaman, talebelerini uyarmıştı. “Hazırlanın, büyük bir felaket yaklaşıyor.”diyordu.
Van’da Horhor Medresesi’nde talebe okutan Bediüzzaman, savaş başlayınca derhal harekete geçti. Talebelerinden ve halk arasından gönüllü fedailerden oluşan “gönüllü bir alay” kurdu. Kendisi de Albay rütbesiyle, bu alayın başına geçti. Bu alay yaklaşık beş bin atlı süvariden oluşuyordu. Onlar at üzerinde silâh kullanırlardı. Attıklarını mutlaka vururlardı. Üzerlerinde beyaz bir pelerin bulunurdu. Bunun ile fedâiler araziye uyarlar, hele kış günlerindeki karda hiç fark edilmezlerdi. Bir fedâi atının dizginlerini bir koluna bağlar veya kolunu atar, ayaklarını atın karnına sıkı sıkı sarar, tamamen serbest ve rahat bir şekilde, sür’atle yol alırken, seri olarak ateş ederlerdi. Çok keskin nişancıydılar, boş ateş etmezlerdi.
Her bir askerin başında keçeden yapılmış beyaz başlık bulunuyordu. Bediüzzaman’ın askerleri, keçeden yapılmış başlık giydikleri için “Keçe Külahlılar” adıyla meşhur olmuşlardı. Bu yüzden Ermeniler ve Ruslar “Keçe külahlılar geliyor!” denince şaşkına dönüyorlar, Bediüzzaman’ın askerlerini görünce kaçacak delik arıyorlardı. Keçe külahlılar birçok şehit vermişti. Bediüzzaman Hazretleri birkaç askeri kalıncaya kadar Ermeni ve Rus askerleri ile savaştı. Bitlis müdafasında Bediüzzaman Bitlis’te yaralı bir vaziyette esir düştü ve Sibirya’daki esir kamplarından birisine sürüldü.
Yıl 1914 Ahir zamanın en dehşetli zamanında Seyitler, Şerifler Risale-i Nur davasına gönül vermiş herkes ve tüm alem-i islam geçmişte olduğu gibi bugünde Dinine, Vatanına, Bayrağına Allah’ın izniyle sahip çıkacaktır. Bu dava uğrunda yine gönüllü alaylar kurulup ellerine silah ve kılıç alanlar olarak değil cehaletle savaşmak adına eline KALEM alanlar olarak torun keçe külahlılar bir araya geliriz. Allah’ın izniyle inşallah tüm alem-i İslam’ın ve ahir zamanın sahibi manevi kumandanı Hazreti Mehdi Ala Resülün önderliğinde. Mehdi aleyhiselamın en önemli vazifelerinden olan başta kendi imanımızı ve başkalarının imanını kurtarmak, doğruluk ve dürüstlük üzerine adaleti sağlamak ve hiçbir ayrım yapmadan cemaat, tarikat, mesep, ırk, dil, görüş, fikir vb…bütün dünyada akan kanın durması ve barış ve sevginin hakimi için İslam birliğinin kurulması için çalışmalıyız.
BEYAZ KEÇE KÜLAH HÜRRİYETİN, BARIŞIN SİMGESİ DİR.
Beyaz Keçe Külahlar Kafkaslarda olduğu gibi Balkan coğrafyasının ve Kosova’nın da millî sembolüdür. Arnavut geleneğinde keçe külah hürriyetin sembolü olarak kabul edilmektedir. Derneğimizde keçe külah HZ.Mehdi Alayhiselama bağlılığı teslimiyeti ve Hz.Mehdinin Yolunda gitmeyi temsil eder.
Baiüzzaman’ın anne babasının mezarını ziyaret eden Keçekülahlılar Atlı İlim Kültür Derneği gönüllüleri
Keçe Külahlılar Kırgız Düğününü Risale-i Nur’la renklendirdi
Sovyet işgalinden kaçarak 35 yıl önce Türkiye’ye sığınan ve Van’ın Erciş ilçesine yerleşen Kırgız Türkleri, asırlar öncesine dayanan renkli ve görkemli düğün geleneklerini sürdürüyor.
Erciş ilçesinde oluşturulan ve ismini Afganistan’ın Pamir Yaylası’ndaki ana yurtlarından alan “Ulupamir Mahallesi”nde yaşayan Kırgız Türkleri, gerek yaşam tarzları gerekse gelenek ve görenekleriyle dikkati çekiyor.
Görünüşleri, binicilikteki ustalıkları, rengarenk kıyafetleri ve kalpaklarıyla bölge halkından ayırt edilen Kırgız Türkleri, çağa ayak uydururken asırlardır devam eden geleneklerini gelecek kuşaklara aktarmanın uğraşını veriyor.
Misafirperverlikleriyle bilinen Kırgız Türklerinin renkli ve görkemli düğünleri de kültürlerinin önemli bir parçasını oluşturuyor.
Kendilerine özgü kıyafetleri, enstrümanları, oyunları ve yemekleriyle düğünlerde davetlilere görsel şölen sunan Kırgızlar, at üstünde oynadıkları “Buzkaşı” (Kökbörü) oyunuyla eğlenceye nokta koyuyor.
Keçe Külahlılar Düğüne renk kattı
“Ulupamir Mahallesi” sakinlerinden Aykut ve Nilüfer Ergin çiftinin günün ilk ışıklarıyla başlayan ve geç saatlere kadar devam eden düğününde de davetliler Orta Asya ve Kırgız kültürüne tanıklık etti.
Davetlilere hazırlanan özel yemeklerin ikram edilmesinin ardından düğün alanında toplanıldı. Kırgız ezgileriyle eğlenen davetliler için altışar kişiden oluşan iki takım arasında “Buzkaşı” oyunu sergilendi.
Mahalle muhtarı Eyüphan Koşar’ın daveti üzerine Ulupamir’e gelen, Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinin kurduğu ve merkezi Bitlis’te bulunan “Keçe Külahlılar Atlı İlim ve Kültür Derneği” üyeleri de beyaz pelerinleri ve keçe külahlarıyla düğüne renk kattı.
Başkan Yardımcısı Mustafa Korkusuz’un Risale-i Nur Külliyatı’ndan bazı bölümler okuduğu düğünde, dernek üyeleri tarafından yeni evli çifte ve konuklara Ahmet Hüsrev Altınbaşak’ın yazdığı Kur’an-ı Kerim hediye edildi.
Korkusuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ulupamir’de yaşayan Kırgız Türkleri ile düğün vesilesiyle tanışma fırsatı bulmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Damat Aykut Ergin de asırlardır devam eden düğün geleneğini Van’da da sürdürmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, davetlilere teşekkür etti.
Kaynak: risalehaber.com
Kaynak: https://www.facebook.com/350824218444144/posts/406144829578749/