Bedîüzzaman Said Nursi Ve İlmî Şahsiyeti İsimli Külliyatı
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz’ün ARŞİV BELGELERİ IŞIĞINDA BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSİ VE İLMÎ ŞAHSİYETİ isimli Külliyatı
· Bundan sonra belgeler konuşacak ve tabular yıkılacak.
· Said Nursi ile alakalı özel ve resmi bütün yalanlar, tahrifler ve iftiralar son bulacak.
· Müslüman Milletimiz doğru tarihini bu eserle öğrenip pekiştirecek.
· Bu zamana kadar toplanan 50.000 küsur belge kitap haline gelecek ve belki de 6 cildi bulacak.
· Bediüzzaman’ın ve Osmanlı Tarihinin 40 yıllık dönemi belgelerle aydınlatılacak.
· 1160 sayfa, ansiklopedi boyunda ve dört renkli olarak basılan eser hayati belge ve resimlerle dolu olacak.
· Bediüzzaman’ın 1918’e kadar kaleme aldığı bütün makalelerin aslı ve tahlili, kitaplarının ise tam tahlilleri kitapta bulunacak
Bu eserin I. Cildini yayınlamaya bizi muvaffak eden Allah’a şükrediyoruz. Eser ile alakalı öncelikle BEDÎÜZZAMAN’IN YAŞAYAN VE VÂRİSLERİ OLAN TALEBELERİNİN yazdıkları takrizden iki paragraf almak istiyoruz.
“Üstadımız Bedîüzzaman hazretlerinin kelâmda müceddid, mu’asırları arasında mümtâz bir yeri olan müfessir, yüzbinlerce hadisi, senedleriyle birlikte nakledecek kadar muhaddis ve kısaca akranlarının fevkınde bir İslam âlimi ve dahi olduğunda, dost ve düşmanları ittifak halindedirler. Asrın müceddidi olan böyle bir zatın hayatı ile alakalı doğru ve şahsiyetine yakışır bilgileri, sadece milletimizin evlatlarına değil, belki âlem-i İslamın ve hatta beşeriyetin yeni nesillerine takdim eylemek, onun davasına sahip çıkan herkesin en önemli vazifelerindendir.
Bu sebeple arşiv uzmanlığı, İslamî ilimlere olan vukufu ve Risâle-i Nura çocukluğundan beri âşinâ olduğu herkesçe malum olan Prof. Dr. Ahmed Akgündüz kardeşimiz, daha evvel Üstadımız ile alakalı erişilemeyen vesikalara ulaşmış; bu ciltte görüleceği üzere, Üstadımızın seyyid ve şerif olduğuna dair belgeler; Üstadımızın aldığı iki icâzetnâme ve ezberlediği 90 kitabın listesi; İngiliz Müstemlekât Nâzırına verdiği cevap; Medreset’üz-Zehrâ’nın kuruluş belgeleri; İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti ve benzeri kısmen de olsa mübhem kalan meselelerle alakalı binlerce belgeyi elde etmiştir. Bunu takdir eden Abdülkadir Badıllı kardeşimizin de elindeki bütün kaynakları, kendisine teslim etmesiyle, elindeki belge sayısının 50.000’i geçtiğini kendisinden öğreniyoruz. Bedîüzzaman’ın bütün dünyada akademik konferans, panel ve sempozyumlara konu edildiği bir zamanda, böylesine arşiv belgelerine ve orijinal kaynaklara dayanarak yapılan çalışma, inşaallah Üstadımızın ifadelerinden anlaşılan “kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır” hakikatına masadak olacağını rahmet-i ilahiyeden ümit ediyoruz. Bu muhteşem eser, Üstad’ın hayatı ve şahsiyeti ile alakalı yapılan yerli ve yabancı çalışmalara ve araştırmalara kaynaklık edecektir.
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz kardeşimize merhum Mustafa Sungur Ağabeyin cemaatin huzurunda ve şifâhî olarak yaptığı teşvik ve tasvibi, biz de bu takriz ile yazılı olarak yapmayı vazife addediyoruz. Kendisine hayırlı ömür niyaz ederek geriye kalan ciltleri de tamamlamasını Yüce Allah’dan niyaz eyliyoruz.”
Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti 1. Kitap: Eski Said
Bu zamana kadar toplanan 50.000 küsur belgeden istifade ile hazırlanması planlanan ARŞİV BELGELERİ IŞIĞINDA BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎ VE İLMÎ ŞAHSİYETİ isimli kitabın ilk cildi yayınlandı. 1160 sayfa olan eser, BedÎüzzaman'ın doğumundan 1918'e kadar olan hayatını anlatıyor.
Belgelerle Bediüzzaman'ın hayatı yayınlandı
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'ün kaleme aldığı Arşiv Belgeleri Işığında BedîüzzamanSaid Nursî ve İlmi Şahsiyeti adlı eserin ilk cildi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarafından yayınlandı. 1160 sayfa, ansiklopedi boyunda ve dört renkli olarak basılan eserde, Said Nursî'nin hayatı belgeler ışığında yeniden ele alınıyor.
Bu eser, bir giriş ve 8 bölümden oluşmakta ve 1878-1918 yılları arasındaki Bediüzzaman'ın 40 yıllık hayatı ele alınmaktadır.
GİRİŞ'te öncelikle Cumhuriyet neslinin Bediüzzaman'ı ve Osmanlı Tarihinin son 40 yıllık dönemini yanlış bilmelerinden hareketle, konuyla alâkalı kaleme alınan Tarihçelere nazar edilmiş ve Eşref Edib Beyin Bediüzzaman'ın mesleği ve dâvâsı ile alâkalı iki makalesi de kitaba alınarak, kitabın çerçevesi çizilmiştir.
BİRİNCİ BÖLÜM (1878-1885): BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎ'NİN DÜNYAYA TEŞRİFİ başlıklı bu bölümde, Bedîüzzaman'ın yaşadığı bölgenin tarihî ve coğrafî sınırları çizildikten sonra tartışmalı olan doğum tarihi, Isparta ile alâkası, onun kullandığı yahut ona isnad edilen Bedîüzzaman, Kürdî ve benzeri ünvanlar ve kıyafeti konusundaki bilgiler vuzuha kavuşturulmuştur.
İKİNCİ BÖLÜM: BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎNİN SOY AĞACI başlığı atılan bu bölümde, Bedîüzzaman hem Hasanî yani Şerif (Babası tarafından Hz. Hasan neslinden) ve hem de Hüseynî yani seyyid (Anne tarafından Hz. Hüseyin neslindendir) olduğu; Osmanlı'da Hz. Hasan'ın soyundan gelenlere şerîf, Hz. Hüseyin'in soyundan gelenlere ise seyyid dendiği; Sâdât-ı Hıyâliyyîn (Hıyâl Seyyidleri) baba tarafından Bedîüzzaman'ın dedeleri olup Bedîüzzaman'ın Abdülkadir-i Geylani'nin öz be öz torunu olduğu; Bedîüzzaman'ın Anne Tarafından soy ağacı Hadîd Seyyidlerine (Sâdât-ı Hadîdiyyîn) dayandığı ve bunların Hz. Hüseyin'in torunları olduğu üzerinde durulmuş ve bütün itirazlara belgelerle cevap verilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (1885-1907): BEDÎÜZZAMAN SAİD NURSÎNİN TAHSİL HAYATI başlıklı bu bölümde, Bedîüzzaman'ın iki ayrı hoca ve iki ayrı âlimler silsilesinden iki icazetname aldığı; Said Nursî'nin Bedîüzzaman = Zamanının eşsiz âlimi ünvanını almasına sebep, eski medreselerde okutulan 26 ilme ait 90 kitabı ezberleyerek bütün bu ilimlere vukuf peyda etmesi olduğu; Bedîüzzaman'ın hıfz ettiği bu 90 kitap içinde, âlet ilimleri denilen 12 ilim, şer'î ilimler denen hadis, tefsir ve fıkıh gibi ilimler bulunduğu üzerinde bulunmuştur.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM (1907-1910): BEDÎÜZZAMAN'IN İSTANBUL'A GELİŞİ başlığı altında, hürriyet ve eğitim maksatlı İstanbul'a gelişi, Sultan Abdülhamid, 31 Mart Hadisesi, İttihad terakki ile olan ilişkileri ve Osmanlı Devleti'nin gündeminde olan Anayasa, Devlet-Din Münasebetleri, Avrupa Hukukunun iktibası tartışmaları ve kısaca Osmanlı Devleti'nin en acı günleri demek olan bu tarihler arasında Osmanlı Devletinin karşılaştığı siyasî, idarî, hukukî ve ilmî problemler ve Bedîüzzaman'ın bunlara olan çözüm teklifleri belgelerle anlatılmış.
BEŞİNCİ BÖLÜM (1910-1911): BEDÎÜZZAMAN'IN İSTANBUL'DAN TİFLİS, VAN VE ŞAM'A UZANAN ŞARK SEYÂHATİ başlığı altında, Bedîüzzaman'ın İttihad Terakki'nin yanlışları neticesinde dağılma tehlikesi geçiren Osmanlı Devleti için yapıcı gayretlerde bulunduğu dönem olup, Kürtlerin Reçetesi de denilen Münâzarât adlı eseriyle Doğu'daki ayrılıkçı fikirlere nasıl cevaplar verdiği ve Âlimlerin Reçetesi de denilen Muhakemat adlı eseriyle de sıkıntıya düşen İslâm Medreselerine yol gösterdiği ve Şam Emeviye Camii'nde okuduğu hutbe ile İttihad-ı İslâm'ın temellerini attığı bütün açıklığıyla ortaya konmaya çalışılmış.
ALTINCI BÖLÜM (1911-1914): BEDÎÜZZAMANIN İKİNCİ İSTANBUL SEYÂHATİ VE MEDRESET'ÜZ-ZEHRÂ PROJESİ başlığı altında, Bedîüzzaman'ın Sultan Reşad ile birlikte resmen katıldığı Rumeli Seyahati ve Medreset'üz-Zehra projesi özellikle zikredilmiş. Bedîüzzaman Hazretleri bu seyahatı şahâneye refaketinin ve Kosovaya kadar Padişahla beraber gittiğinin ve orada hem Sultan Mehmed Reşad'a hem İttihâdçıların ileri gelenlerine; Kosova'da yaptırılması plânlanmış olan Üniversite dolayısıyla; şark vilâyetlerinin daha çok böyle bir Dâr'ül-Fünûna muhtaç olduğunu anlatmıştır. Medreset'üz-Zehra'nın ne zaman kurulmasına karar verildiği, kuruluş gerekçeleri ve kısacası konuyla alâkalı meseleler belgeler ışında vuzuha kavuşturulmuştur.
YEDİNCİ BÖLÜM (1914-1918): BEDÎÜZZAMAN'IN YENİDEN ŞARKA DÖNÜŞÜ, I. DÜNYA HARBİNE KATILIŞI VE ESÂRET YILLARI başlığı altında, Bedîüzzaman'ın Gönüllü Alay Komutanı olarak Erzurum, Bitlis ve özellikle de Hizan cephelerinde savaşa katıldığı ve Ruslar tarafından esir alınarak Kosturma'ya kadar götürüldüğü ve 1918 yılının başlarında firar ederek İstanbul'a gelişi belgelerle açıklanmış.
SEKİZİNCİ BÖLÜM: BEDÎÜZZAMAN'IN BU HAYAT SAFHASI İLE ALÂKALI İLÂVE BİLGİ VE BELGELER başlığı altında, evvela Cumhuriyet neslinin ve özellikle de 1990'lı yıllara kadar Türk siyasetçi ve devlet adamlarının Bediüzzaman'ı hiç tanımadıklarını gösteren Menderes Hükümetinin bakanlarından Ethem Menderes'e ait orijinal bir rapor; bazı çevrelerin Risale-i Nurlarda tahrif iddialarına verilen cevaplar ve bu tip müfterileri susturmak için hakkında dedikodu yapılan üç kitabın (Münâzarât, Divan-ı Harb-i Örfî ve Nutuk) aslı ve benzeri konular açıklanmış.
Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti / İkinci Kitap- Eski Said 2: 1918- 1921 Yeni Said 1: 1921- 1934
Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti 3. Kitap
Üstadımız Bedîüzzaman hazretlerinin kelâmda müceddid, muasırları arasında mümtâz bir yeri olan müfessir, yüzbinlerce hadisi, senedleriyle birlikte nakledecek kadar muhaddis ve kısaca akranlarının fevkınde bir İslam âlimi ve dahi olduğunda, dost ve düşmanları ittifak halindedirler. Asrın müceddidi olan böyle bir zatın hayatı ile alakalı doğru ve şahsiyetine yakışır bilgileri, sadece milletimizin evlatlarına değil, belki âlem-i İslamın ve hatta beşeriyetin yeni nesillerine takdim eylemek, onun davasına sahip çıkan herkesin en önemli vazifelerindendir.
Bu sebeple arşiv uzmanlığı, İslamî ilimlere olan vukufu ve Risâle-i Nura çocukluğundan beri âşinâ olduğu herkesçe malum olan Prof. Dr. Ahmed Akgündüz kardeşimiz, daha evvel Üstadımız ile alakalı erişilemeyen vesikalara ulaşmış; bu ciltte görüleceği üzere, Üstadımızın seyyid ve şerif olduğuna dair belgeler; Üstadımızın aldığı iki icâzetnâme ve ezberlediği 90 kitabın listesi; İngiliz Müstemlekât Nâzırına verdiği cevap; Medresetüz-Zehrânın kuruluş belgeleri; İttihâd-ı Muhammedî Cemiyeti ve benzeri kısmen de olsa mübhem kalan meselelerle alakalı binlerce belgeyi elde etmiştir. Bunu takdir eden Abdülkadir Badıllı kardeşimizin de elindeki bütün kaynakları, kendisine teslim etmesiyle, elindeki belge sayısının 50.000i geçtiğini kendisinden öğreniyoruz. Bedîüzzamanın bütün dünyada akademik konferans, panel ve sempozyumlara konu edildiği bir zamanda, böylesine arşiv belgelerine ve orijinal kaynaklara dayanarak yapılan çalışma, inşaallah Üstadımızın ifadelerinden anlaşılan kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya göstermeleri gayet makul olmakla beraber, gayet lâzım ve zarurî ve hayat-ı içtimaiye-i insaniyedeki düsturların muktezasıdır hakikatına masadak olacağını rahmet-i ilahiyeden ümit ediyoruz. Bu muhteşem eser, Üstadın hayatı ve şahsiyeti ile alakalı yapılan yerli ve yabancı çalışmalara ve araştırmalara kaynaklık edecektir.
Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti 4. Kitap
Kitabın bu cildi Bedîüzzaman’ın 1944-1949 yılları arasındaki hayatını ilgilendirmektedir. Bedîüzzaman’ın 24.07.1934 günü Isparta’ya getirilişinden 09.08.1944 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile Afyon Emirdağ’a sürgün edilmesi ve 23 Ocak 1948 tarihinde Afyon Hapsine kadar olan Emirdağ Hayatı ile 2 Aralık 1949 tarihine kadar devam edecek olan Afyon Hayatı bu cildin temel konularını teşkil etmektedir. Bedîüzzaman’ın bu iki hayat safhası hakkında, sağlam kaynaklara ve en önemlisi de doğrudan devletin arşiv belgelerine dayalı bir çalışma olmuştur. Öncelikle Mehmed Çalışkan’ın müjdesini zikredelim:
"Yakında büyük bir Tarihçe-i Hayat yazılacak"
"Üstad neşredilen Tarihçe-i Hayat'tan sonra 'İnşaallah yakında büyük Tarihçe-i Hayat yazılacak' demişti.
Yine bir defasında, 'Siz kimin talebesi olduğunuzu, kime hizmet ettiğinizi, nasıl bir şahısla konuştuğunuzu bilmiyorsunuz. Ayrıca yakında bu Risâle-i Nur mekteplerde okunacak.' cümlesini tekrar tekrar söylemişti.
"Bir gün Ahmed Feyzi Kul ziyaret için gelmişti. Üstad Ahmet Feyzi'ye, 'Çabuk bir vasıta bul ve git' demişti. Akşamleyin bir sohbet yapmak için bırakmadım. O gece münevver bir cema’atle güzel bir sohbet oldu. O gece geç saatlere kadar sohbet devam etmişti. Sabahleyin Üstad Ahmed Feyzi'yi çağırttı. Halbuki Üstad'ın onun kaldığından haberi yoktu. Ahmet Feyzi çok korktu, beraberce Üstad'ın yanına gittik. Üstad, 'Sen akşam ne konuştuysan ben aynen kabul ediyorum' diyerek iltifat etti.
Çalışmamızın bu cildi, İki Bölümden oluşmaktadır:
Birinci Bölüm
Bedîüzzaman Said Nursî’nin Emirdağ Hayatı’dır. (30-07-1944/23-01-1948). Artık Emirdağ’da Bedîüzzaman vardır.
Bedîüzzaman’ın Emirdağ Hayatı’nın, Afyon hapsine kadar olan kısmı, o güne kadarki hayatının en acı, en sıkıntılı ve en zulümlü safhasıdır. Rusya’da esir iken bile, böylesi bir hayat tarzı görmemiştir denilebilir. Münafık zındıklar ve din düşmanı gizli komiteler; var güçleriyle desiseler ve dolaplar çeviriyor; en acı ihânetleri resmî adamların elleriyle uyguluyorlardı.
Emirdağ’a gelen Bedîüzzaman, hükümet binasının karşısında bir odaya yerleştirildi. Camiye gitmesine bile müsaade edilmediği, devamlı takip ve tarassuda tabi tutulduğu Emirdağ sürgünü, Bedîüzzaman’a Denizli hapishânesini bile aratıyordu. Ziyaretçilerle görüşmesi yasaklanan Bedîüzzaman, Emirdağ’da üç kere de zehirlenme tehlikesi atlatmıştı. hukukî ve kanunî yollardan Bedîüzzaman’ı alt edemeyen muhalifleri onu zehirleyerek imha etmek istemiş, hayatı boyunca yirmi üç defa denenecek bu teşebbüslerin üçü Emirdağ’da gerçekleşmişti. Defalarca zehirlendiği halde Allah’ın inâyetiyle mutlak ölümden her defasında kurtulan Bedîüzzaman, bu zehirlerin verdiği ızdırabı ömrü boyunca yaşayacaktı.
İkinci Bölüm
Bedîüzzaman’ın Afyon hayatı (23/01/1948-02/12/1949) tahsis edilmiştir.
23 Ocak 1948’de, Afyon’dan üç sivil polis memuru, güya memleket çapında gizli bir dinî cemiyetin faaliyetine âşinâ olmak için Emirdağı’na gelmişlerdir. Başta Said Nursî olarak Nur talebelerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Sudan bahâneler icat etmeye tevessül ediyorlar. Şiddetli geçen bir kış ayının dondurucu soğukları bütün şiddetiyle devam ediyor. Yer Afyon, mekân ise Afyon zindanları. 28 Ocak 1948 tarihinde Afyon hapsine bırakılan Bedîüzzaman Hazretleri, bu hapiste cebren tam 20 ay kadar kalır. Zâlim ve gaddar zihniyetin prangalarıyla Afyon zindanlarına hapsedilen Bedîüzzaman, iman dâvâsı uğruna en olumsuz şartlarda dahi boş durmayarak Nur-u Kur’ân eserleri olan Risâleleri yazar, yayar ve okutur.
Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti 5. Kitap
Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti-5 kitabı Bedîüzzaman’ın 1949-1957 yılları arasındaki hayatını ve Cumhuriyet tarihini doğrudan ilgilendirmektedir.
Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti 5 kitabı diğer ciltlerde olduğu gibi, yine sağlam kaynaklara ve en önemlisi de doğrudan devletin arşiv belgelerine dayalı bir çalışma olmuştur. Risâle-i Nur Külliyâtından yaptığımız iktibaslar ise, Envar Neşriyâtın yayınları esas alınarak yapılmaya çalışılmıştır.
Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti 5 kitabı, Sekiz Bölümden oluşmaktadır:
Birinci Bölüm: , Bedîüzzaman Said Nursî’nin İkinci Emirdağ Hayatı (02-12-1949/25-10-1951) ile alakalıdır.
İkinci Bölüm, Bedîüzzaman Said Nursî’nin İkinci Eskişehir Hayatı (03-10-1951/16-11-1951) ile alakalıdır.
Üçüncü Bölüm, Bedîüzzaman Said Nursî’nin Üçüncü Isparta Hayatına (16-11-1951/17-05-1952) tahsis edilmiştir.
Dördüncü Bölüm, Yeni Said’in Birinci İstanbul Hayatı (Gençlik Rehberi da’vası)
Beşinci Bölüm, Bedîüzzaman Said Nursî’nin İkinci Emirdağ Hayatı
Altıncı Bölüm, Bedîüzzaman’ın İkinci İstanbul Hayatı
Yedinci Bölüm, Bedîüzzaman’ın Üçüncü Emirdağ Hayatı
Sekizinci Bölüm, Bedîüzzaman’ın Son Isparta Hayatı
Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi ve İlmi Şahsiyeti 6. Kitap
Osmanlı Araştırmaları Vakfı Prof. Dr. Ahmed Akgündüz’ün “Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti ” adlı eserinin son cildi olan Altıncı cildinî iftiharla takdim eder.
“Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti 6 ” Kitabının bu cildi diğer ciltlerde olduğu gibi sağlam kaynaklara ve en önemlisi de doğrudan devletin arşiv belgelerine dayalı olarak hazırlandı.
“Arşiv Belgeleri Işığında Bedîüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti 6” Kitabında Bedîüzzaman’ın 01.01.1957 tarihindeki Isparta Hayatının ikinci kısmından 23.03.1960 tarihinde vefât etmesine kadar olan kısmı bulacaksınız. Bu tarih aralığı Cumhuriyet tarihimizi doğrudan ilgilendirmektedir.
Kitabın Altıncı Cildi üç bölüm halinde düzenlenmiştir:
Birinci Bölüm, Bedîüzzaman’ın Son Isparta Hayatı’nın 1. Kısmına ait olup 01-01-1957/19-03-1960 tarihleri arasını kapsamaktadır.
Bu tarihler arasındaki en önemli olaylardan biride Nurların serbestiyetinin Adâlet Bakanlığı tarafından ilan edilmesidir (13 Nisan 1958)
İkinci Bölüm ise, Bedîüzzaman’ın Son Günleri ve Urfa’da Vefâtı ile alâkalı konulara tahsis edilmiştir (19-03-1960/23-03-1960). Bedîüzzaman Urfa’da hastalanması ; vefâtını önceden haber vermesi ve kabrinin gizli kalacağına işaret buyurması ve nihayet Bedîüzzaman’ın vefâtı (23 Mart 1960); Kabri hakkındaki Vasiyetnâmeleri; Bedîüzzaman’ın Terekesi ve vefâtı münasebetiyle gelen taziyeler önemli konulardır. Bedîüzzaman’ın Cenaze Merâsimi ve Dergâh’da defn edilmesi belgeler ve hatıralar ışığında ayrıntılarıyla anlatılmıştır.
Üçüncü Bölüm, 27 Mayıs 1960 İhtilâli; Bedîüzzaman’ın Kabrinin Taşınması ve Nur Hizmetlerini yok etme planlarına (23-03-1960/20 Eylül 1965) ayrılmıştır.
Bu bölümde sadece genel bilgiler ve 27 Mayıs Darbesinin maddî sebepleri ve acı neticeleri, 27 Mayıs İhtilâlinin manevî sebepleri açıklanmıştır.
27 Mayıs İhtilâli , sadece siyasî iktidarı devirmek için değil, iman ve Kur’ân hizmetlerini ve özellikle de Risâle-i Nur’ları durdurmak için yapılmıştır. Bedîüzzaman Hazretleri, 27 Mayıs İhtilâli olmadan kısa bir süre önce Menderes’i ve hükümetini:
“Ey dindar ve dine hürmetkâr Demokratlar! Siz bu iki partinin gayet kuvvetli ve zevkli ve cazibedar nokta-i istinadlarına mukabil, daha ziyade maddî ve manevî cazibedar nokta-i istinad olan hakaik-i İslâmiye yi nokta-i istinad yapmaya mecbursunuz. Yoksa sizin yapmadığınız eskiden beri cinâyetleri, nasıl eski partiye yüklüyorlarsa, size de yükleyip; Halkçılar ırkçılığı elde edip, tam sizi mağlub etmeye bir ihtimal-i kavî ile hissettim ve İslâmiyet namına telaş ediyorum”
diyerek çok açık bir şekilde ikaz etmişti:
Ahmed Akgündüz
Ahmed Akgündüz, 1955 yılında Diyarbakır'da doğmuştur. İlk okulu köyde tamamladıktan sonra, Gaziantep İmam-Hatip Lisesini ve Gaziantep Lisesi fen bölümünü bitirdi.
1980 yılında Erzurum Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinden, 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesine Hukuk Tarihi Araştırma Görevlisi olarak giren Akgündüz, 1983 yılında Mastırını ve 1986 yılında da "İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi" adlı teziyle doktorasını tamamladı.
1987 yılında hukuk doçenti olan Ahmed Akgündüz, aynı yıl Konya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesine "Hukuk Tarihi ve İslam Hukuku Doçenti" olarak tayin edildi.
1986-1997 yılları arasında Başbakanlık Osmanlı Arşivinde Uzman Müşavir ve Devlet Arşivleri Danışma Kurulu üyeliği sıfatıyla araştırmalarda bulundu.
Ahmed Akgündüz, 1993 Eylül ayında Dumlupınar Üniversitesine Hukuk Profesörü olarak atandı. Ekim 1993 de aynı üniversiteye bağlı Bilecik İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine Dekan olarak tayın olan Akgündüz, aynı zamanda Osmanlı Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyet Başkanıdır.
1997-1998 ders yılında Princeton Üniversitesinde misafir profesör olarak araştırmalarda bulundu. Arapça, Hollandaca (Felemenkçe), İngilizce ve Farsça bilen Ahmed Akgündüz, tarafından kaleme alınan son eser "Kiliseden Müzeye Ayasofya Camii", Osmanlı Araştırmaları Vakfı tarafından okuyucularla buluşmuştur.