Ege Adalarında Osmanlı Eserleri
Kanuni Sultan Süleyman’ın 1522’de fethettiği Rodos adası, yüzlerce yıl devam eden Osmanlı hâkimiyetinin izlerini taşıyan adada onlarca Osmanlı eseri bulunuyor.

XIX. yüzyılın ortasında Rodos’u tasvir eden J. M. V. Turner’in bir gravürü
Oniki adalar’daki Türk nüfusu ağırlıklı olarak Rodos ve İstanköy adalarında ikamet etmektedir. Türkler esnaf, turizmci, rehber gibi çeşitli hizmetlerde görev alarak adalardaki istihdam yükünü sırtlamaktadır. Yunan adalarına tatile gelen Türk vatandaşları adalara geldiklerinde Türklerle karşılaşarak şaşırmaktadırlar.
Her yıl yaklaşık 1,5 milyon turistin ziyaret ettiği Rodos’ta, Osmanlı eserleri restorasyon ve benzeri bahanelerle yıllardır kapalı tutuluyor. 400 yıla yakın bir süre Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalan adada değişik zamanlarda inşa edilen 14 cami, medrese, 2 hamam, 15 türbe, kütüphane ve birçok çeşme bulunuyor. Yunanistan’ın en önemli turizm kaynaklarından biri olan adada, Pargalı İbrahim Paşa Camisi, Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi ve çeşmeler dışındaki bütün Osmanlı eserlerinin ziyaret edilmesine “restorasyon” gerekçesiyle izin verilmiyor.
Pargalı İbrahim Paşa Camisi
Yalnızca Pargalı İbrahim Paşa Camisi’nin ibadete açık olduğu Rodos’ta yaşayan Müslümanlar, diğer camilerin kapısına kilit vurulmasına tepki gösteriyor. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve 12 Adalar içinde yer alan 120 bin nüfuslu Rodos’ta 5 bin civarında Müslüman Türk yaşıyor.
Osmanlı döneminde inşa edilen;
Ağa Camii,


Minaresi restore edilen Ağa Camii
Bab’ı Mesdud Camii,
Borazani Baba Camii,
Girit Camii,
Hamza Bey Camii,
Hurmalı Camii,
Murat Reis Camii,

Muradiye Camii,
Recep Paşa Camii,
Mustafa Recep Paşa Camii
Türk Mahallesi’nin ortasında, büyük çınar ağacının gölgelediği bir meydana (Doriyos) 1588’de inşa ettirilmiş. Camiin şadırvanı yerli taştan yapılmış, sekiz kolon tarafından tutulan bir kubbe ile örtülmüş. Camiye girerken sağ tarafta bulunan minarenin silindirik gövdesi de yeni yapıdır. Lakin bu muazzam eser 2011 Aralık’ında bakımsızlık ve bürokrasi engellerinden dolayı çöktü. Ana kubbeyi taşıyan dört sütundan ikisi yıkıldı ve kubbenin ana giriş tarafında büyük hasar meydana geldi.
Salakos Köyü Camii,

Salakos Köyü’nün merkezinde yer almaktad›r. Ne zaman yapıldığı tam olarak tespit edilememiştir. 1950’li yıllardan beri ibadete kapalıdır. Dikdörtgen plânlı cami, kırma çatıyla örtülüdür. Mihrap ile ahşap minberi sadedir. Minaresi yerinde, merdivenlerle çıkılan kare bir kaide yer almaktadır. Cami, günümüzde oldukça bakımsız durumdadır. Caminin bakımıyla ilgilenen ve cami avlusundaki evde yaşayan iki Türk de on yıl önce ölmüştür. Köyde halen, beş Türk yaşamaktadır. Köyün Müslüman Mezarlığı da 1980 yılının ortalarında, basketbol sahası olarak düzenlenmiştir.
Sultan III. Mustafa Camii


Sultan III. Mustafa Camii

Sultan III. Mustafa Camii kubbesi
Mustafa Paşa Camii, 1758’de Sultan III Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Bu camii’nin minareleri ve bütün kubbeleri yıkılmış bulunmaktadır. Günümüzde adada yaşayan Türkler için nikah salonu olarak kullanılmaktadır.
Şadırvan Camii,
yıllar süren sözüm ona restorasyon çalışmalarının bitmemesi sebebiyle ibadete kapalı tutuluyor ve turistlerin buraları ziyaret etmesine de izin verilmiyor. Anlaşılan o ki; bu restorasyonlar asla bitirilmeyecek. Ta ki bu camiler yıkılana kadar!
Yalnızca bayram namazlarında açılıyor

Süleymaniye Camii

Süleymaniye Camii içi
Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanı uyarınca adada inşa edilen Süleymaniye Camisi ise yalnızca Ramazan ve Kurban Bayramı namazları için ibadete açılıyor. Restorasyonu tamamlanmayan camilerin etrafı metal bariyerlerle kapatılırken, restorasyonun tamamlandığı camilerin kapısına kilit vurulması ise dikkati çekiyor.
Rodos’un tarihi kalesi içinde yer alan ve adanın önemli tarihi zenginliklerinden türbeler ise kaderine terk edilmiş durumda.
Osmanlı tarihi için büyük önemi olan Borazani Baba ve Canbek Giray Han Türbeleri, bakımsızlığıyla dikkati çekerken, Murad Reis mezarlığı içinde yer alan Mehmed Şekip Paşa Türbesi yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Türbenin yıkılması, etrafına konulan demir desteklerle engellenmeye çalışılıyor.
Kütüphane ziyarete açık
Rodos’ta Osmanlı’dan kalan ve ziyarete açık bir diğer eser Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi, Ahmed Fethi Paşa tarafından dünyanın değişik coğrafyalarından toplanan eser barındırıyor. Başta Türkler olmak üzere yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken kütüphane, Yunanistan’ın da en önemli kültür miraslarından biri olarak görülüyor. Selçuklu döneminden kalma eserleri de barındıran kütüphanede en eski kitabın 800-900 yıllık olduğu tahmin ediliyor.
Adada yaşayan soydaşlar, Osmanlı eserlerinin korunmasını istediklerini belirtirken, eserlerin ziyarete açılmasını bekliyor.
Rodos ve İstanköy ziyaretleri
2012 yılında Rodos ve İstanköy adalarını ziyaret etmiştik. Murat Reis Camii ve külliyesi bakımsız halde.Murat Reis külliyesinin bahçesine bir konservatuvar yapılmakta. Caminin içi uzun yıllardır kapalı olduğundan toz ve cami duvarlarından dökülen kireç parçalarıyla dolu.
Rodos’ta Peygamber Efendimizin (SAV) sakalı şerifleri de var. Adada Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanı uyarınca inşa edilen Süleymaniye Camisi ise yalnızca Ramazan ve Kurban Bayramı namazları için ibadete açılıyor.
Restorasyonu tamamlanmayan camilerin etrafı metal bariyerlerle kapatılırken, restorasyonun tamamlandığı camilerin kapısına kilit vurulması ise dikkati çekiyor.
Rodos’un tarihi kalesi içinde yer alan ve adanın önemli tarihi zenginliklerinden türbeler ise kaderine terk edilmiş durumda.
Osmanlı tarihi için büyük önemi olan Borazani Baba ve Canbek Giray Han Türbeleri, bakımsızlıklarıyla dikkati çekerken, Murad Reis mezarlığı içinde yer alan Mehmet Şekip Paşa Türbesi, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. Türbenin yıkılması, etrafına konulan demir ya da tahta desteklerle engellenmeye çalışılıyor.
Camiler meyhane ve depo yapılmış
İstanköy (Yunanlılar Kos demekte) adasında da çok sayıda Türk-İslam eseri var. Maalesef tıpkı geçenlerde olan deprem gibi, 1933 yılında da İstanköy’de meydana gelen depremde bu eserlerin çoğu yıkılmış veya zarar görmüş.

Cezayirli Gazi Hasan Paşa Camii
Yunanlılar bu camilerden bazılarını içki içilen meyhanelere çevirmişler. Temmuz 2017 depremde yıkılan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Camii ve Defterdar İbrahim Efendi Camilerinin minareleri, bu mekânların üzerine çöktü.
Adada 1892 yılında yapılan ve minaresi 1933 yılındaki depremde yıkılan Atik Camiinin içi ve dışı harap haldedir. Atik Camii, maalesef bugün depo olarak kullanılmaktadır.

Limanda bulunan Tabakhane Camii (bu cami aynen İzmir’deki Konak Camii’ni andırır küçük fakat şirin bir camiydi), 1933 depreminde hasar gördüğü bahane edilerek İtalyanlar tarafından yıkılmıştır.
Sultan Süleyman Han Camii ise 1933 depreminde çok büyük hasar görmüştür. Bu gün sadece minaresinin en alt kısmı ayaktadır.
Yenikapı Camii, tarihinde iki defa tamir olmuştur. Birinci defa yanmış, ikinci defa 1895 yılında tamirat yapılmış ve 1933 depreminde de tamamen yıkılmıştır.
Ak Dede camii, bir köy camisi niteliğinde olup 1933 yılında meydana gelen şiddetli depremden sonra yıkılmış ve bir daha da yaptırılmamıştır.
Rodos ve İstanköy’e gittiğinizde lütfen…

Rodos ve İstanköy’e turist olarak giden vatandaşlarımız Osmanlı yadigârı bu eserleri ziyaret etsinler. Özellikle Rodos’ta bulunan Türk mezarlığında 20 binden fazla Osmanlı şehidi yatıyor. Bu şehitlik mutlaka ziyaret edilsin. Fatiha okunsun. Yunanlılar izin vermediği için biz gece saatlerinde şehitliği ziyaret edilebilir. Mezar taşları adeta şehitlerin silueti gibi sanki canlı. Allah hepsine rahmet eylesin, Allah onlardan razı olsun.
Rodos’da Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen Murat Reis Camii ve Külliyesi’nin avlusuna bando mızıka merkezi kurulacak. Rodos Belediyesi, halihazırda bakımsızlıktan yıkılmak üzere bulunan Murat Reis Külliyesi’nin avlusuna bando mızıka merkezi inşa ediyor. 1972 yılında ibadete kapatılan Murat Reis Camii ve Murat Reis Külliyesi’nde külliyenin girişinde yer alan tabelaya göre yaklaşık 900 bin avro tutarında restorasyon gerçekleştiriliyor. Ancak habere göre restorasyon yerine külliyenin avlusunda bando mızıka eğitim merkezi inşa ediliyor. Adada yaşayan Türkler ise külliyenin adada yaşayan Müslümanların elinden alınarak yok edildiği gerekçesi ile belediyenin kararına tepki gösteriyor.
Murat Reis, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı donanmasına girdi, Barbaros Hayrettin Paşa’nın Haçlı Donanması amirali Andrea Doria ile yaptığı Preveze Deniz Savaşı’na katıldı. Cephede savaşarak şehit düşen Murat Reis, Rodos’a gömüldü. Adını Murat Reis’ten alan Murat Reis Külliyesi, aynı zamanda Türk Şehitliği olarak biliniyor, pek çok Osmanlı askerinin kabri de bu külliyede yer alıyor. UNESCO tarihi eserler listesinde bulunan ve bugüne dek gelmiş tarihi eserler bakımsızlıktan veya farklı gerekçeler ile vakıf mülkiyetinden çıkarılıyor.
Rodos İslam Eserlerini Koruma Vakfı Rodos Evkaf İdaresi’nin ise bu tahribata göz yumduğu iddia ediliyor.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa CamiiBulunduğu Yer: Platea Platanu (Hipokrat Çınarı Meydanında)Tıbbın babası sayılan Hipokrat’in, öğrencilerine altında ders verdiği ileri sürülen 14 m çapında devâsa bir gövdeye sahip çınar ağacının gölgelediği geniş meydanda bulunan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Camii, 1190 (1776) yılında Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafindan inşa ettirilmistir.Cami oniki kemer üstüne oturtulmuş olan bir revak ve namaz lıktan ibarettir. Revaka, minare yanındaki merdivenden, harime de ön cephedeki merdivenlerden doğruca girilir.Cami avlusunda, Hipokrat çınarı yanında, başları işlemeli 6 mermer sütun üzerine oturtulmuş kubbesiyle hemen dikkatleri üzerine cekecek kadar güzel 6 köşeli bir şadırvan bulunmaktadır. Şardırvanın 12 yüzlü olan mermer su deposunun her yüzüne selvi ağaçları kazınmıştır. Bu tarz, Rodos’taki şadırvanlarda görülen işlemenin aynıdır.Caminin tek şerefeli ince, zarif minaresi yanından 1. kattaki geniş revaka girilir. Ahşap tavanın harap olan revak’dan namaz kılınan harime geçilir. Kapı üzerindeki, geçme mermer kemerin altını süsleyen, Türk-Osmanlı hüsn-ü hat sanatının güzel eserlerinden biri olan yazıtta: “Selâmün aleyküm tibtum fedhulûhâ hâlidin” yazmaktadır . Bir âyet olan bu sözlerin dilimizdeki anlamı: “Selâmün aleyküm, ölümsüzleşmek için içeriye girin”dir.Sekiz işlemeli mermer sütun üzerine oturtulmuş olan düz tavanın örttüğü çekme kat harimine girildiğinde dikkati çeken ilk şey, içerideki büyük harabiyettir. Ahşap olan döşemeler tamamen çürümüş ye parçalanmıştır. Türk ağaç işçiliğinin nefis bir örneğini teşkil eden müzeyyen tavan tam bir perişanlık içinde ve çökmek üzeredir. Bu çöküşü geciktirmek için muhtelif yerlere dayanaklar ve mertekiler konmuştur.Cami içinin yıkılmaya yüz tutmuş olmasına rağmen mermer oymacılığının nefis bir örneği olan mihrâbı, bütün güzelliği ile yerinde durmaktadir. Üzerinde: “Küllemâ dehalâ aleyhâ Zekeriyya’l-mihrâb-1190” (1776) yazmaktadır. Hariminin bütün pencereleri, daha ilk girildiğinde insanı etkileyen bir tarzda renkli camlarla süslenmiş ve bu camların üzerlerinde, herbiri ayrı ayrı bir sanat eseri olan yazılar oyma şeklinde işlenmiştir. Bunlardan birisi şöyledir: “Hüseyin Radiyallahü taâlâ anh 1290” (1873), bir diğerinde ise: “Osman Radiyallâhu taâlâ anh” yazılıdır. Üzerlerindeki tarihten bu vitraylarin, caminin inşa edildigi tarihtekiler olmadığı, bunların inşaadan tam yüzyıl sonra yapıldığı anlaşılmaktadır.Türk Vakıf idaresi ile yapılan görüşmede, bu camii’in restorasyonu için ön çalışmaların yapıldığı, Yunan Hükümeti’nden gerekli izinlerin alımasını müteakip restorasyon çalışmalarına başlanılacağı konusunda sevindirici bir bilgi alınmıştır.
Cezayirli Hasan Paşa Câmii (Platia Platau)
Cezayirli Hasan Paşa Câmii Şadırvanı Cezayirli Hasan Paşa Câmii
Defterdar Camii (Defterdar Hacı İbrahim Efendi Camii)Bulunduğu Yer: Bodrum’a komşu İstanköy Adası, (Kos) Platea Elefterias ve Platea Kazulli (Çarşı meydanı)
Defter Camii minaresi ve şadırvanı yıkılmadan önce Istankoy şehri içindeki camilerden ibadete açık ve bu sebeple içi ve dışı oldukça bakımlı olan iki camii’den biri de Defterdar Camii’siydi. Bu camii’de Cuma namazları kalabalık Türk Cemaati eşliğinde edâ edilmekteydi.2017 Temmuz ayında meydana gelen depremde minare ve şadırvan ciddi hasar gördü ve o tarihten itibaren ibadete kapatıldı. Cami o günden bu yana onarılması ve ibadete açılması bekleniyor.Vakıf idaresi’nin mülkleri arasinda 575 senet numarası ile kayıtlı bulunan bu cami, şehrin en işlek yerinde çarşı meydanında İstankoy Belediyesi’nin karşısında bulunmaktadır. 1137 (1724) yılında Defterdar İbrahim Efendi tarafindan yaptırılmıştır.Cami revakı ve harimi kemerler üzerinde birinci kattadır. Altında Vakıf’a gelir temin eden dükkânlar vardir. Caminin yanında, 6 kalın sütun üzerine oturtulmuş kubbenin altındaki şadırvan 8 köşelidir.Minare kaidesincleki yazıtta, solda :“Lâ kuvvete illâ billah” yani “Allahtan başka güç yoktur”,sağda da “Mâşâllah” yazılıdır.Revak ve harime, dörtgen geniş kaide üzerine oturtulmuş bulunan silindirik minare yanından çıkılır. Burası aynı zamanda minarenin giriş kapısıdır. Sütunlar üzerine oturtulmuş basit, süssüz kubbenin örttüğü harim, mihrap ve minber son derecesâdedir.
Defterdar Câmii (Platia Elefterias)
Atik CamiiKonumu: Platea Makariu ve Odos Kolokotroni.Atik Camii’nin (1310) 1892 yılında Sultan Abdülhamit devrinde tamir ettirildiği anlaşılmaktadır. 398 sayılı senet ile Vakıf malları arasında kayıtlıdır.Bu caminin minaresi 1933 yılındaki depremde yıkılmıştır. Bu gün dışı tamir ettirilmiştir. Fakat içi harap haldedir. Ardiye olarak kullanılmaktadır. Giriş Kapısının Üzerindeki yazıt söyledir:“Atîk câmi’ ki olmuşdu tuyûra lâle-i âbâdAnın ihyâ vü inşâsın şehinşâh eyledi kırân‘İbâdethane-i ra‘nâ yapıldı tarz-ı nev üzreNiçe i‘dâd u emsâlin müyesser eyleye Mennânİki fâzıl gelüp etmâmının târihini yazdıMüberrât ma‘denî ‘Abdülhamid’i kıldı ol Sübhânes-Seyyid Elhâc Hasan Rızâ 1310”Yazıtın bugünkü dilimizde anlami şöyledir:“Atik cami olmuştu ………. Onun ihyâsını padişah eyledi fermanGüzel ibadethane yeni tarzda yapıldı, nice benzerlerini kolay eyleye Mennan (Allah)Iki erdemli kişi tamamlanma tarihini yazdıAllah Abdülhamidi sevap işlerin kaynağı kıldı.Bitiren : Es – Seyyid El-Hac Hasan RızaSene 1310 (1892)”Hakkında ne Vakıf idaresi’nden, ne de bir başka kaynaktan bilgi edinemediğim bu caminin minaresi 1933 yılındaki depremde yıkılmıştır. Bugun içi ye dışı harap haldedir. Depo olarak kullanılmaktadır.
Rıfat Efendi Camii (Moruk Camii)Daha ziyade Türklerin işyerinin bulunduğu Odos Ifestu (Helvacılar) Sokağındadır. Mora Yarımadasından gelen bir zengin olan Morukzade Efendi camiyi yaptırdığı için bu ismi almıştır. Caminin imamlığını yine Mora’dan gelen Rıfat Efendi yapmaktaymış. Bu caminin giriş kapısı üzerindeki kitabede şunlar yazılıdır:“Moruk Camii harap olmuş idi hayli demFerman-ı şahcihan kıldı anı münevverMâbed-i zîbâ-zih-ı şem’a-i lem’a-nisârCennet-i firdevs emsâl oldu Riza musavverÇıkdı yedi er dedi cevher ile tarihinAbdülhamid’i kılsın Cenâb-ı Hakk muzafferNemika Es-Seyid El-Hac Hasan Rıza”, Sene: 1310 (1892)Bu kitâbenin Türkçesi şöyledir:“Moruk cami epey zamandır harap idi.Cihan şahımın fermanı onu aydınlattıEtrafını ışık saçan güzel mâbediRıza cennet bahçesine benzetti.Yedi er çıkarak cevher ile tarihini dediCenâb-i Hak Abdülhamid’i muzaffer kılsın.Sene 1310 (1892)Bitiren: Es-Seyid. El-Hac Hasan Rıza”Bu kitâbeden, Moruk Cami’nin yeniden inşa edilmiş olmayıp 1310 (1892) yılında İkinci Abdülhamit zamanında onarılmış bulunduğu anlaşılmaktadır. Caminin hiç bir zaman minaresi yoktu.Cami 1933 yılındaki depremde tahrip olmuştur. Daha sonra, caminin dışı aynen korunarak iç tarafı tamamiyle yenilenmiş ve Vakfa gelir getirmesi amacıyla ticarethane olarak kiralanmıştır.
Tabakhane (Debbağhane) CamiiBu cami Limanda bulunmaktaydı. Bu cami aynen İzmir’deki Konak Camii’ni andıran küçük fakat şirin bir camiydi. 1933 depreminde hasar gördüğü bahane edilerek İtalyanlar tarafından yıkılmıştır. Şu anda yerinde bir restorant bulunmaktadır. Ekte depremden önce çekilmiş bir resimde görülmektedir.Mora’dan (Patra) gelen bir paşanın yaptırdığı bilinmektedir. Bodrum’daki Tepecik Camii ile aynı tarihte yapılmıştır.Caminin yazıtı Germe mezarlığında bulunmaktadır. Yazıtın tanskripsiyonu aşağıdadır.“Bihamdülilallah şeriflerini zamân-ı şehin şâhideOdum tecririne ferman buyurub bade olundukdaİken ar çıktı nûranı Rıza tarihini yazdıNice yıl münhedim iken bu câmi’-i debbağhaneMir oldu itmâmı çok olsun umur-u şâyânıİdâ kılub namazın kıl du’â abida Hamîd HânaNema kahu Es-Seyid Hacı Hasan Ağa1310 (1892)”
İstanköy Kalesi Sultan Süleyman CamiiEvliya Çelebinin Seyahatnamesi’nde belirttiği şekilde, kalenin büyük kapısının iç tarafında bulunmaktaydı. 1933 depreminde çok büyük hasar görmüştür. Bu gün sadece minaresinin en alt kısmı ayaktadır. Kitabesinin yeri açık olarak bellidir. Alt katı kaleden çıkan antik eserlerin konduğu depo olarak kullanılmaktadır. Erken tarihli İstanköy resimlerinde minare gözükmektedir.
Yeni Kapı CamiiKonumu: Odos Kolokotroni ve Platea DiagorasBugün sadece bir tek minaresi ayakta kalmıştır. Yenikapı Cami tarihinde iki defa tamir olmuştur. Birinci defa yanmış, ikinci defa 1895 yılında tamirat yapılmış ve 1933 depreminde de tamamen yıkılmıştır.Minarenin kaidesindeki çeşme üzerinde bulunan yazıttan, şimdi var olmayan caminin, Hacı Mustafa Ağa adında bir zat tarafından 995 yılında (1586) yaptırılmış olabileceği tahmin edilmektedir. Bu varsayımımız doğru ise, bunun Türklerin Istanköy’ü fethettikleri Ocak 1523 tarihinden sonra ilk yapılan cami olması ihtimali güç kazanacaktır.Bugun su akmayan harap çeşme kitâbesinde şunlar yazmaktadir:“1190 (1776-77)Minelmâ-ı küllü şey’in hayyun efelâ yu’minûn”“Sahibü’l-hayrât Murâbıt Elhâcı Mustafa Ağa ve Zevcesi Fâtıma Kadın ruhlarına fâtiha”Yazıtın birinci satırı Kur’andan bir âyettir. Dilimize tercümesi şöyledir.“Her şey sudan hayat bulur (buna) iman etmiyorlar mi?Sahibül hayrat Murabıtcı Hacı Mustafa Ağa ve Zevcesi Fatma Kadın ruhuna fâtiha 1190(1776-77)”
Hasan Paşa CamiiGerme köyünde 1933 yılına kadar iki cami vardı. Ak Dede adlı cami bir köy camisi niteliğinde olup, 1933 yılılında meydana gelen şiddetli depremden sonra yıkılmış ve bir daha da yaptırılmamıştır.Halen var olanı yan tarafinda silindirik gövdeli minaresiyle bakımlıdır.Giriş kapısı üzerindeki yazıtta:”İki deryâ kapûdânı Vezir Gazi Hasan PaşaHulûsile bu Germede idüp mescid-i şerîf ihyâMuvaffak oldu dünyada gazâ-yı ekber etdi hepBu mescid-i fi-sebillillah ki, ukbasın kılup ihyâ. Sene 1199″ yazılıdır.Bu yazıtta da, Gazi Hasan Paşa’nın camiyi yeniden inşa değil, tamir ettirdiği anlaşılmaktadır.İçerisi çok sadedir. Ağac işlemeli mimberin dışında pek sade ve gösterişsiz olan mihrapla duvarlar ve tavanda herhangi bir iş veya motif bulnmamaktadır. Duvarlardaki levhalarda soldan sağa doğru “Allah (c.c.), Muhammed (s.a.v), Ömer (r.a.), Ali(r.a.)” yazmaktadır. Saatin üzerindekinde ise “Re’sûl hikmeti mehafetullah” (Hikmetin başı Allah korkusudur) yazılıdır.Mihrap iizerindeki yuvarlakta da “Allah (Cellecelâlehu)” altında “La ilâhe İllâllah, Muhammed Resullullah” en alt da “Küllema dahale aleyha Zekeriyya’l-mihrâb” yazmaktadir.
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
– Cami kitabelerinin transkripsiyonu Neval Konuk hanım tarafından yapmıştır.
Kaynaklar:
https://www.7x24kocaeli.com/yunan-adalari-rodos-makale,806.html
http://ottoman.mfa.gov.tr/eser.aspx?g=44fef124-1e6c-48db-bf16-9f1b477ba55d




































