Duyurular

Filipinler'de İslam ve Moro Müslümanları

Filipinler'de İslam ve Moro Müslümanları

 

Müslümanlar, değişik dönemlerde Filipinler Cumhuriyeti hariç, tarihin Filipinliler tarafından kurulan en geniş devletlerine sahip oldular. Hanedan mücadeleleri sırasında ihanetler yaşadılar. Hıristiyanlarca vaftiz edilen devrik sultanlar bile oldu. İngili

Filipinler yönetimiyle Mindanao ve çevresindeki adacıklarda etkin Moro İslami Kurtuluş Cephesi arasında 40 yıldır devam eden çatışmaları sona erdiren çerçeve anlaşmasıyla, sınırları ve yetkileri daha sonra belirlenecek özerk bir bölge oluşturulması konusunda mutabakata varıldı. Timetürk olarak Filipinler'de İslam'ın yayılışını ve Moro Müslümanlarının mücadele tarihini size sunuyoruz

Enformatik cehalet ve İslâm dünyası...

Büyük bir enformatik cehalet içinde yasıyoruz. Kitle iletişim ve hızlı ulaşımla dünyanın küçük bir köy haline gelmiş olması, sanılanın ya da iddia edilenin aksine her şeyden haberli olmak anlamına gelmiyor. Tam tersine gerçeklerin çarpıtılma ihtimalinin yükselmesi, göz önünde olanların gizlenmesinin artması anlamına geliyor. Genelde itiş-tıkış eşya doldurulmuş karmakarışık bir odada, en orta yerde duran bir şeyi arayıp da bulamamak gibi bir hal yaşıyoruz.

İste tam o anda hataları ayıklama şansı elimizden uçup gidiyor ve gerçeği bir türlü ayırt edemiyor, çaresiz kendimizi enformasyon ağını eline geçirmiş şebekenin yönlendirmesine bırakıyoruz. Ama farkına varmadan. Yönlendirme tıpkı harami gibi usulca, alabildiğine sessiz geliyor.

Mesela Filipinler desek, ne gelir aklınıza? Uzakdoğu Asya'da bir ülke olduğunu belki bilirsiniz. Yine belki Marcos'u da hatırlayabilirsiniz. Yada magazinciler (yoksa çoğunlukla kendileri de birer kurban olan “haberciler” mi demeli?) tarafından yönlendirilmissek, Marcos'un karısı hakkındaki gereksiz bilgilerle donatılmış da olabiliriz: Kadının eski bir güzellik kraliçesi olması, bir zaman fotomodellik ve mankenlik yapması, Marcos'un aklini basından alması, diktatörle yaptığı evlilik ve gardırobunu devlet parasıyla temin edilmiş yüzlerce çift ayakkabı ile doldurması... gibi.

Halbuki Filipinler geniş anlamda Müslümanlaşmış , özellikle iki adasi (Sulu ve Mindanao) İslâm’ın hakimiyetini ve devletleşmesini son dönemlere kadar getirebilmiş sancılı bir ülkedir. İslâm dini mensuplarınca 1450'de (İstanbul’un fethinden 3 yıl önce) kurulan Sulu Devleti, 20. yüzyıla dek ayakta kalma basarisini göstermiştir. Günümüzde Müslüman nüfus hâlâ bu iki adada yoğundur.

Müslümanlardan çok sonra buralara gelen Portekizliler, İspanyollar, İngilizler, Ruslar ve nihayet Amerikalılar... Hıristiyanlığı getirmiş ve hakim kılmıştır. İslâm ve Müslümanlar niye gerilemiş, bunlar neden ilerlemiş?..

Gerçek nerede, dünya nerede? Ya biz neredeyiz?..

Bir ülke, iki mevsim

Resmi adi Filipinler Cumhuriyeti. Pilipino dilinde “Republika Ng Pilipinas”. Büyük Okyanus'ta 7100 dolayında ada ve adacık üzerine kurulu ülke. Adalari Luzon, Visaya grubu ve Mindanao adasi olarak üç gruba ayırmak mümkündür. Adalarin en büyükleri kuzeyde Luzon ve güneyde Mindanao'dur.

Bu takımadalar ülkesine tropik iklim hakimdir. Güney Çin Denizi'ne bakan bati kıyılarında her yıl bir kuru, bir de yağmurlu iki (dört degil) mevsim yaşanır. Kuru mevsim, Aralik-Mayis arası dönemi, yağmurlu mevsim de yılın geri kalan bölümünü kapsar. Havanin en iyi olduğu dönem Aralik-Subat arasıdır.

Ülkenin toplam kara alanının yaklaşık yarısı ormanlarla kaplıdır ve bunun büyük bölümünü de ticari değer taşıyan ağaçlar oluşturur. Filipinlerde 220 hayvan, 500 kus türü tespit edilmiştir. Denizleriyle iç sularındaki balık çeşitlerinin sayısı da en az iki bindir .

Verimli topraklarıyla Filipinler temelde bir tarım ülkesidir. Ekim alanlarının büyük kısmı pirinç üretimine ayrılmıştır. İkinci ürün büyük oranda ABD'ye ihraç edilen sekerdir. Filipinler metalik ve metal dışı mineral kaynaklar açısından zengindir.

Filipinlerin Malay ırkından olan atalari, takımadaya kara Asya’sının güneydoğusundan ve bugün Endonezya’nın bulunduğu bölgeden gelmişlerdir. Ülkede ayrıca küçük bir azınlık durumundaki Çinliler, İspanyollar ve Hint kökenliler yasar. Yerli halk ise Aytalar ya da Balugalar adıyla da bilinen Negritolar idi. Filipinlerde 70-75 dolayında dil ve lehçe konuşulmaktadır. Bu diller geleneksel olarak 8 grupta toplanmıştır.

Filipinlerdeki en geniş dinî grup olan Katolikler (yüzde 85-90), Filipin Bağımsız Kilisesi'ni oluşturan Aglipayanlari da kapsar. En büyük dinî azınlıklar Müslümanlar (% 4-15) ve Iglesia ni Kristo (Isa Kilisesi) adli mezhebin de içinde bulunduğu Protestanlardır. Budistler ve animistler küçük topluluklar oluşturur.

Adalar üzerinde rahmet esintisi

Filipinlerin İslâmiyet’le ilk teması 9. ve 10. yüzyıllarda Kızıldeniz’den Çin Denizi'ne kadar uzanan ve esas itibarıyla Müslümanların denetiminde bulunan milletlerarası deniz ticaretine katılmasıyla baslar. Bu dönemde Müslüman Arap tacirler inci, baharat, baga gibi malları almak ve Borneo'dan Çin'e yaptıkları yolculuk sırasında konaklamak için bazı Filipin adalarına uğruyorlardı.

Tersila veya Silsila adi verilen Sulu secere kaynaklari, Tuan (Malayca “hoca efendi”) Mesaika adinda bir Arap tüccarinin Jolo (Colo) adasina geldiğini ve burada idareci sınıfa mensup bir ailenin kızıyla evlenerek putlara tapan yerli halkın İslâmiyet’i kabul etmelerini sağladığını belirtmekte, ancak bu konuda herhangi bir tarih vermemektedir.

İslâmiyet’in Sulu'ya girişiyle ilgili ilk belge, Jolo (Buansa) adasındaki Jolo şehrinin birkaç mil uzağında, eskiden Sulu sultanlarının taç giydikleri Bud Dato'da bulunan ve Tuan (hoca) Makbalu adında yabancı bir Müslüman’a ait olduğu sanılan 710/1310-1311 tarihli bir mezar taşıdır.

Yine Tersilalar, Tuan Serif Evliya da denilen Kerim el-Mahdum adında sufi bir Arap davetçisinin 1380 yılında Jolo'ya gelerek mahalli idarecilerin izniyle diğer Sulu adalarını gezip İslâm’ı yaydığını ve Simunal adasındaki Tubig-Indangan sehrinde bir cami yaptırdığını belirtir.

15. yüzyıl baslarında Raca Baguinda Ali adında Sumatrali Müslüman bir prens küçük donanmasıyla Jolo'ya gelmiş ve yerli bir prensesle evlenerek burayı ve çevresindeki diğer adaları idare etmeye başlamıştır.

Onun ölümünden sonra damadı Serif Ebu Bekir el-Hasim yönetimi üstlenmiş ve başşehri Jolo olan Sulu Sultanlığını kurmuştur (1450). Böylece siyasi güç kazanan İslâmiyet, kısa sürede Sulu takımadalarının diğer adalarına da yayılmıştır.

Tersilalar, Mindanao adasının İslâmlaşmasını da bir Arap baba ile Johorlu bir Malay prensesinin oğlu olan Serif Muhammed Kabungsuvan adındaki bir davetçiye baglarlar. 16. yüzyilin baslarında Malay yarımadasından Pulangi'ye (Cotabbato) gelen bu zat, bölgeye daha önce ulaşmış olan başka davetçilerle birlikte datularla (yerli yöneticiler) işbirliği yaparak fetihler, diplomasi ve evlilikler yoluyla bölgedeki halkı Müslümanlaştırmış, arkasından da Mindanao adasında Maguindanao Sultanlığı’nı kurmuştur (1515).

Ayni yüzyılın son çeyreğinde Sulu Sultanlığı ve Filipinlerin güneyindeki Ternate sultanlığı gibi devletlerle ilişkilerin artması, hanedanlar arasında evlilik bağlarının kurulması ve Arap, Borneolu , Ternateli davetçilerin bölgeye gelmeleriyle İslâmiyet güçlendi ve 18. yüzyıl baslarında, İspanyolların giderek artan sömürgeleştirme ve Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine karşılık özellikle Maranao bölgesinde yayıldı.

İslâm, Filipin adalarının güneyinde genelde barışçı yolla yayılmıştır. Adalarda yayılmaya başlayan İslâm dini, yeni siyasal ve toplumsal örgütlenmeleri de beraberinde getirmiş, hatta ülkenin tamamı İslâmlaşma süreci içine girmişti. Ama İspanyolların gelişi İslâm’ın güçlü biçimde kurumsallaşmasını, yayılmasını ve iyice yerleşmesini önledi.

İslâm’ı engelleme çabaları

İspanyollar takımadaya ilk kez Portekizli denizci Fernao de Magalhaes (Macellan) önderliğinde bir kesif heyeti vasıtasıyla geldiler (1521). Birkaç basarîsiz seferin ardından 1542'de buraya ulasan denizci Ruy Lopez de Villalobos, adalara dönemin veliaht prensi ve geleceğin İspanya kralı ‘Krallarin en Katoligi' II. Felipe'nin onuruna Filipinler adini verdi. Ondan sonra acımasız bir Katolikleştirme politikası uygulandı. Hıristiyanlaştırma işlemi Agustinien, Dominiken, Fransisken ve Cizvit misyonerleri tarafından yürütüldü. Ama Mindanao ve Sulu'daki Müslümanlar hiçbir zaman tam olarak İspanyol denetimine girmediler.

İspanyolların önceleri yalnız Faslilar ve Endülüs Müslümanları, sonra da bütün Müslümanlar için kullandığı “Moro” adıyla tanınan Müslümanlar, ülkenin güneyindeki Mindanao, Sulu ve Palavan gibi adalarda yasamakta ve bölgedeki beş vilayette (Tavi-Tavi, Sulu, Basilan, Maguindanao ve Lanao del Sur) halkın çoğunluğunu oluşturmaktadır. Sayıları hakkında maalesef kesin bilgi bulunmamaktadır. Sosyal, dinî ve kültürel bakımdan farklı bir kimliğe ve Hıristiyanlardan çok daha eski bir tarihe sahip olan Müslümanlar, dil ve etnik yapı bakımından 12 gruba ayrılır.

Moro demek, Müslüman demek

İspanyolların kültürel hedefi adaları tümüyle Hıristiyanlaştırmak ve İspanyollaştırmaktı. Hıristiyanlaştırma çabaları, Müslümanların İslâm’a ve kendi kültürlerine sarılıp sürekli mukavemet göstermeleri karşısında sonuçsuz kaldı. Müslüman davetçilerin belli bölgelere girmesi, faaliyette bulunması yasaklandığı gibi, yakalananların cezalandırılması, hatta camilerin yıkılması gibi zecri tedbirler alindi. Bunun üzerine “ Moro (Müslüman) Savaslari” adıyla geçen 3 asırlık savaşlar başladı. Söz konusu düşmanlık hâlâ sürmektedir.

Müslümanlar, değişik dönemlerde Filipinler Cumhuriyeti hariç, tarihin Filipinliler tarafından kurulan en geniş devletlerine sahip oldular. Hanedan mücadeleleri sırasında ihanetler yaşadılar. Hıristiyanlarca vaftiz edilen devrik sultanlar bile oldu. İngilizlerin güçlenmesi, İspanyolların zayıflaması sonucunu doğurdu. Müslümanlar İspanyollarca Juramentado (Juramentado enemigo “ölünceye kadar savaşacağına and içmiş ezeli düşman”) olarak adlandırılmışlardı.

1898'de Ispanyol-Amerikan savaşı sonucu, bütün Filipinler ABD'ye devredildi. Amerikan ordusu barışı ve huzuru sağlamak, kaçakçılık, korsanlık ve köle ticaretini önlemek adi altında Müslüman bölgelerde seri askeri operasyonlar düzenledi. En siddetlisi, binlerce Müslüman’ın katliamıyla sonuçlanan “bud dajo” harekâtıdır (1906). 1915'te Sulu Sultani II. Cemal el-Kiram, idaresi altında bulunan bölgelerin hakimiyet hakkini resmen ABD'ye devretti. Ancak kendilerini Hıristiyan Filipin halkından ayrı gören Müslümanlar, Bangsa Moro (Müslüman Cemaat, Morolar) adini siyasi anlamda kullanmaya başladılar. Filipin bağımsızlık mücadelesi boyunca İslâmî kimliğe sahip ayrı bir bağımsız devlet olma yolunda çabalarını sürdürdüler.

4 Temmuz 1946'da bağımsızlığın ilan edilmesiyle, Müslümanlar kendilerini bir oldu-bitti karşısında buldular. Müslüman bölgelere yapılan bilinçli Hıristiyan iskânı, zamanla Müslümanları azınlık durumuna düşürdü. Egitimsiz, yardımsız, issiz bırakılan ve güvenlik güçlerince hasımları karşısında daima mahkum edilen ve çaresiz durumlara düşürülen, itilip kakılan, ikinci sınıf muamelesi gören Müslümanlar hoşnutsuzdular.

1968'de Coregidor'da 30 Müslüman askerin Hıristiyan subaylarca, üstlerine itaatsizlik gibi sudan bir bahaneyle katledilmesi, 1971'de bir caminin kundaklanarak 70 kişinin diri diri yakılması bardağı taşıran son damla oldu. Olayların tırmanması üzerine 1972 Eylülünde sıkıyönetim ilan edildi.

Umutlari gelecege taşımak

Müslümanlar, bir süre Filipinler Üniversitesi'nde ögretim üyeliği yapan Nur Misuari önderliginde Moro National Liberation Front'u (MNLF, Moro Milli Bagimsizlik Cephesi) kurdular (1969). Kisa sürede Islâm Konferansi Teskilati'nin (IKT) destegini aldilar.

1976'da MNLF ile hükümet temsilcileri, Müslümanların yasadığı 13 vilayeti içine alacak özerk bir bölgenin kurulmasını öngören Trablus (Tripoli) Anlaşması’nı imzaladılar. Hükümetin bunu 10 vilayeti kapsayacak şekilde daraltması, çatışmaları yeniden başlattı.

Bunun üzerine hükümet, yumuşayarak dinî bayram günlerini resmi tatil kabul etti, medeni hukukta Müslümanlarla ilgili düzenlemeler yaptı. Dinî eğitimin sağlanmasına yönelik tedbirler aldı. Amanah (Emanet) Bank adında faizsiz bir banka kurulmasına izin verdi. Müslümanlara idari mevkilerde görev verdi. 1981'de Müslüman İsleri Bakanlığı kuruldu. Bu bakanligi1984'te Office of Muslim Affairs and Cultural Communities'e (Müslüman Isleri ve Kültürel Cemaatler Dairesi) dönüştürdü.

1986'dan sonra MNLF ile görüşmeler tekrar başladı. Polis ve askeri güçlerin oluşturulmasındaki oranlar ve özerk bölgeye dahil edilecek vilayetlerin sayısı hakkında anlaşma sağlanamadı. 1989'da ve 1992'de olumsuzlukla sonuçlanan iki girişim daha oldu.

Müslümanlar daha sonra İslâmî Kurtulus Cephesi adında ikinci bir teşkilat daha kurdular. Bir süre sonra bu iki teşkilat birleşerek bağımsızlık mücadelesine birlikte devam ettiler. Su anda özerk, İslâm’ı daha serbest yasama imkanına kavuşmuş durumdalar.

Mücadele hâlâ olanca hızıyla sürmektedir. Fakat Islâm dünyası ve Müslümanlar Kıbrıs, Filistin, Bosna Hersek, Çeçenistan, Afganistan ve Irak'taki sıcak gündemle; İslâm dünyasının yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmeye yönelik soğuk (psikolojik) savaşla o kadar yoğun bir meşguliyet içindeler ki, ne Filipinleri, ne de oradaki Morolari (Müslümanları) düşünecek haldeler.

Bu vesileyle birazcık gündeme getirme sansı bulabilmissek ne mutlu bize. (Muhtelif Konular-Ahmet Miroğlu)

Timetürk

 

***

MORO`DA MÜSLÜMANLAR HEM SAVAŞTA HEM MASADA KAZANDI

Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Al-Hac Murad İbrahim, gazetemize konuştu. Moro`daki son gelişmelere değinen İbrahim, “Sıcak cihad evresinden, yönetimsel cihad evresine geçmiş bulunuyoruz. Süreci aynı hassasiyetle yönetmeye çalışıyoruz.” dedi. İbrahim, 21 Ocak`ta gerçekleştirilecek halk oylamasından sonra özerk bir hükümet kuracaklarını belirterek Kuran, Sünnet ve İcma`yı esas alan Şer`i bir nizam kuracaklarını ifade etti.

MEHMET TAHİR ÖZSOY / DOĞRUHABER

Moro, resmi adıyla Mindanao adası, Filipinler devletinin en güneyinde, Endonezya`nın da kuzeydoğusunda yer alıyor. Güney Asya ülkesi Filipinler'de yarım asırdan uzun süredir devam eden ve yüz binlerce kişinin ölümüne neden olan Moro Müslümanları sorununda, tarafların anlaşmaya varması üzerine sona gelindi. Filipinlerde hükümetin saldırıları ve etnik temizliğe kadar giden çatışmaların ardından varılan ateşkes ve barış anlaşması süreci ile Moro Müslümanları 1946'dan bu yana ilk kez kendi bölgeleri Bangsamoro'da özerk yönetimlerini kuruyor.

“HALK OYLAMASINDAN SONRA, ÖZERK HÜKÜMETİ KURACAĞIZ”

Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Al-Hac Murad İbrahim, gazetemize verdiği röportajda, Moro'daki son gelişmelere değindi. İbrahim, “Sıcak cihad evresinden, yönetimsel cihad evresine geçmiş bulunuyoruz. Süreci aynı hassasiyetle yönetmeye çalışıyoruz.” dedi. 21 Ocak`ta gerçekleştirilecek halk oylamasından sonra özerk bir hükümet kuracaklarını belirten İbrahim, “Şu anda Moro`da hayat oldukça sakin. Halk oylaması için hazırlık yapılıyor. Önümüzdeki Ocak ayının 21`inde halk oylaması yapılacak. Bu yüzden de biz Aralığın 7`sinden itibaren kampanyamızı başlatacağız. Umuyoruz ki, halk oylaması yapacağımız bölgelerin tamamı sandıktan ‘evet`le çıkacaktır, inşallah. Halk oylamasından sonra, özerk bir hükümet kuracağız. Adına ‘Bangsamoro Özerk Hükümeti` diyoruz. Ve halk oylamasının kazandığı bölgelerde kurulacak. Yani, geçiş hükümeti olarak bir ilk olacak. Adına ‘Bangsomoro Geçiş Otoritesi` diyoruz. Önümüzdeki Şubat ayı gibi başlayıp, 22-23 yıl sürecek. Sonrasında ise devamlı hükümet için seçim yapılacak.”  dedi.

“KUR'AN VE SÜNNETE DAYALI SİSTEM KURACAĞIZ”

Özerk hükümet ile ilgili çalışmaların tamamlandığını ifade eden Murad İbrahim, 'Bangsomoro'da kuracağımız düzende Kuran, Sünnet ve İcma`yı esas alan Şer`i bir nizam kuracağız. Şer`i hukuk, Müslümanlar için ve diğer dini gruplar için de hak temelli bir hukuk da kaleme aldık. Diğer topluluk hangi kanunla muamele isterse onu da uygulayacağız.” şeklinde konuştu.

“DEVLETLE SAVAŞTIK, ÇÜNKÜ İNSANLARIMIZI ÖLDÜRÜYORLARDI”

Moro halkının şiddet ve toplu ölümlere maruz kaldığı için silahlanmak zorunda kaldığını ifade eden MILF lideri İbrahim, “Moro halkı soykırım amacıyla zulme uğradığı, şiddet ve toplu ölümlere maruz kaldığı için silahlanmak zorunda kaldı. 1968'de halkım Filipinler ordusu için savaşmasına rağmen, devlet radikal Hristiyanların etkisiyle bize karşı etnik temizlik başlattı. Filipinler hükümeti bizi radikal terörist ilan ederek bizimle hiç bir anlaşmaya yanaşmadı. Mücadelemize başladığımızda, kendimizi savunmaktan başka herhangi bir seçeneğimiz kalmamıştı. Bu yüzden, silahlandık. Devletle savaştık; çünkü insanlarımızı öldürüyorlardı. Savaştan sonra pazarlık yolları da aradık. İslam İşbirliği Teşkilatı`nın arabuluculuk yapmasını kabul ettik. Konuşmak, kendimizi savunmak zorunda bırakılmadan önce son çözüm olarak görülüyordu. Bu yüzden savaşarak bütün kapıları açtık. Önce savaştık, sonra konuştuk.” ifadelerini kullandı.


Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Al-Hac Murad İbrahim

“21 YAŞINDA CEPHEYE KATILDIM”

Annesini 1 yaşında, babasını ise 9 yaşında kaybettiğini belirten Murad İbrahim, “Çok büyük zorluklar aşılarak bugünlere gelindi. 21 yaşında cepheye katıldım. Uzun yıllar eşimle birlikte cephede yaşadık. Uzun yıllar normal bir hayat yaşamadık ve bu zor bir hayattı.” şeklinde konuştu.

“RADİKAL GRUPLARA ‘GELİN BİZE KATILIN` DİYORUZ”

Bölgede bulunan radikal gruplarla sorun yaşadıklarını ifade eden İbrahim, “Işid`in küçük gruplarıyla ilgili hala bazı problemler var. Küçük oldukları halde oldukça agresifler. Eğer hükümet yerleşir ve insanlar hükümete destek verirlerse bu gruplar da yalıtılmış olacaklar. Çünkü insanların desteği olmadan faaliyet gösteremezler. O yüzden de şimdilik hala destek kazanma şansları var. Çünkü politik problemlerinin çözümü yok. Bize katılmayacaklar. Fakat şimdilik onlara kapılarımızı açıyoruz. Eğer bizimle gelmek isterlerse, onlara ‘gelin bize katılın` diyoruz.” dedi.

“TÜM MÜSLÜMANLAR FİLİSTİNE SEMPATİ BESLİYOR”

Moro halkının da dünyadaki tüm Müslümanlar gibi Filistinli kardeşlerine sempati beslediğini belirten MILF lideri, “Dünyadaki tüm Müslümanlar, uzun yıllardan beridir savaş halinde olan Filistinli kardeşlerine sempati besliyorlar. Ve bu kardeşlerimiz barışı çoktandır hak ediyor. Ama gördüğünüz üzere, israil konum olarak çok zor bir cephe. Bu konumdayken barışı sağlamanız gerçekten çok aşırı zor bir durum. Yine de, umut ediyoruz ki bir yol bulunacak ve Ortadoğu`da barış hâkim olacaktır.” ifadelerini kullandı.

“MÜSLÜMANLAR BİRLEŞEREK SORUNLARINI ÇÖZMELİ”

Son olarak İslam âlemine mesaj veren Murad İbrahim, şunları kaydetti: “İslam âlemi için, dünyanın her tarafındaki Müslümanlar için düşüncem odur ki; yüzleştikleri sorunlarla birlik içinde mücadele etmeleri. Bu çok önemli. Tüm dünya Müslümanları için önemli olan şey, birleşerek problemleri çözmektir. Ve bu yüzden de tüm Müslümanları tek bilek yapacak güçlü liderlere ihtiyacımız var.”

10 soruda Moro Müslümanlarına özerklik

10 milyondan fazla Moro Müslümanının yaşadığı Filipinlerde Bangsamoro krizinde sona gelindi. 10 soruda, Moro Müslümanlarına kapsamlı özerklik sağlayan süreç şöyle gelişti:

1. MORO MÜSLÜMANLARI KİMDİR?

Filipinler'in Mindanao, Palawan ve Sulu takımadalarıyla diğer güney adalarında yaşayan Müslüman topluluklar Morolar ismiyle anılıyor. Filipinler nüfusunun yaklaşık yüzde 11'ini oluşturan Morolar, İslam'ı 14. yüzyılda benimsedi. Nüfusu 10 milyonun üzerinde olan Moroların en yoğun yaşadıkları bölgeler Maguindanao, Lanao del Sur, Sulu, Tawi Tawi ve Basilan olarak sıralanıyor.

2. MORO İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Moro kelimesi, "Moor (Faslı)" kelimesinden türerken, "Moor" da kuzeydoğu Afrika'da eski Roma'nın Moritanya vilayetinde yaşayanlar için kullanılan Latince "Mauru" sözcüğünden geliyor. Bugün bu bölgede Cezayir, Moritanya ve Fas bulunuyor.

3. FİLİPİNLER'DE İSLAMİYET NASIL YAYILDI?

İslamiyet, Arap Yarımadası'ndan ticaret yolları üzerinden bu bölgeye geldi. Yerli halkla evlenen Müslümanlar aracılığıyla güney Filipinler'de yayıldı. İslamiyet 15. yüzyılın ortasına gelindiğinde kıyı bölgelerinden dağlık ve iç kesimlere yayılırken, bölgede İslami eğitim zamanla kurumsallaşmaya başladı.

4. MORO SORUNU NEDİR?

20. yüzyıla kadar kendi bağımsız devletlerinde yaşayan Moro müslümanları, 1946'da ABD sömürge yönetimi tarafından Hıristiyan Filipinler idaresine bırakılınca bağımsızlıklarını kaybetti. Moro halkı sonrasında bağımsızlıklarını yeniden elde etmek için siyasi müzakere yollarını kullanmaya başladı.

5. SİLAHLI MÜCADELE NASIL BAŞLADI?

Bölgede Müslüman halkı hedef alan saldırıların etnik temizliğe dönüşmesi, Moro halkının kendilerini korumak amacıyla 1970'li yıllarda Moro İslami Kurtuluş Cephesi'ni (MILF) kurarak silahlı mücadele kararı almasına neden oldu. Filipinler devleti ile Moro Müslümanları arasında 40 yılı aşkın süre devam eden çatışmalarda 5 milyon Müslümanın yaşadığı Mindonao'da 120 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi mülteci durumuna düştü.

6. ATEŞKES NASIL İLAN EDİLDİ?

Taraflar arasında 1997 yılında ateşkes görüşmeleri başladı. 2012 yılında ise barış müzakerelerinin başlamasıyla beraber hükümet ile MILF arasında ateşkes ilan edildi. MILF, Malezya'nın arabuluculuğunda yapılan görüşmelerde Mindanao'da bağımsız bir devlet kurma hedefinden vazgeçti. 12 bin silahlı üyesi bulunan MILF ile Mindanao'da 2016'ya kadar, Bangsamoro adlı yeni bir özerk bölge oluşturulmasında mutabakata varıldı.

7. BARIŞ MÜZAKERELERİ NASIL İVME KAZANDI?

Barış görüşmeleri, Filipinler`de 2016 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimini, 22 yıl Davao kentinin belediye başkanlığını yürüten Rodrigo Duterte'nin kazanmasıyla ivme kazandı. Duterte, seçim kampanyalarındaki barış ve çatışma ortamının sonlandırılması vaadlerini, seçildikten sonra da tekrarladı. MILF, 2017'de hükümet ile vardıkları barış anlaşması kapsamında hazırladıkları yeni Bangsamoro Temel Yasa Tasarısı'nı Devlet Başkanı Duterte'ye sundu. Filipinler'de Kongre, mayıs ayında Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti ve çevresindeki adalara özerklik tanınmasını öngören Bangsamoro Temel Yasası'nı onayladı.

8. YASA NASIL UYGULANACAK?

Senato ve Temsilciler Meclisi'nden geçerek Duterte'nin imzasına gönderilen yasayla Müslüman nüfusun yoğun yaşadığı Mindanao eyaleti çevresindeki adalara kapsamlı özerklik tanınacak. Yasanın kabul edilmesinden en geç 150 gün içinde özerk bölgeyi ilgilendiren bölgelerde bir referandum yapılacak. Çoğunluğunu Moro İslami Kurtuluş Cephesi`nden oluşacak 80 kişilik bir meclis, başbakanını da kendi içinden seçecek.

9. MILF NE OLACAK?

Morolular yerel idareyi aldıkları zaman Moro İslami Kurtuluş Cephesi`nin (MILF) yüzde 30'u silahlarını bırakacak ve sivil hayata döndürülecek. Seçilen yönetim 2022 yılına kadar bölge idaresini yürütecek ve silahlı grup da silahlarını tamamen bırakmış olacak. MILF de bir sivil yapıya dönüşerek siyasi bir parti olarak faaliyetini sürdürebilecek. Süreçte en son adım ise iki tarafın görüşmelerini yürüten başkanların, meclis başkanının ve Moro Barış Süreci İzleme Heyeti'nin olduğu bir toplantı yapılarak, "süreç tamamlanmıştır" kararının çıkmasıyla gerçekleşecek.

10. ANLAŞMAYLA MORO HALKI NE ELDE EDECEK?

Bangsamoro Organik Yasası ile bölge Müslümanlarının hukuki ve ekonomik kazanımları artacak. Bangsamoro hükümetinin kurulması ve bölgede dini özgürlükler konusunda bağımsız olarak şer`i hükümlerin uygulanacağı şeriat mahkemeleri açılacak. Bölgedeki idari yetkiler ulusal hükümette kalmayarak Bangsamoro hükümetine devredilecek. Ayrıca, eski Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) ve MILF kolluk kuvvetlerine katılabilecek. AA

 

***

 

 

Jambi , Endonezya'nın bir eyaletidir . Sumatra'nın merkezinin doğu kıyısında yer alır ve batıda Barisan Dağları'na kadar uzanır. Başkenti ve en büyük şehrine Jambi de denir . Kuzeyde Riau , batıda Batı Sumatra , güneybatıda Bengkulu , güneyde Güney Sumatra illeriyle sınır komşusudur ve doğuda Riau Adaları ve doğuda Pasifik Okyanusu ile deniz sınırını paylaşmaktadır. İlin kara alanı 49.026,58 km2 , deniz alanı ise 3.274,95 km2'dir . Yüzölçümü Avrupa ülkesi Slovakya ile karşılaştırılabilir . Nüfusu 2010 nüfus sayımına göre 3.092.265 [7] ve 2020 nüfus sayımına göre 3.548.228 idi; [2] 2023 ortası itibarıyla resmi nüfus tahmini 3.679.169'dur (1.872.177'si erkek ve 1.806.992'si kadından oluşur). [1]

Geçmiş 

Sömürge döneminde Jambi'deki cami . yaklaşık 1900–1939.

Jambi, Malakka Boğazı ve ötesinde ticaretle uğraşan Melayu krallığının yeriydi . MS 644 yılında Çin'e bir heyet gönderdiği kayıtlara geçmiştir. MS 685'te Srivijaya tarafından ilhak edildi , ancak 9. yüzyılda bağımsızlığını ilan etmeye çalıştı. Jambi , Malacca boğazlarındaki ticaretin en büyük oyuncusu olarak güneydeki ekonomik ve askeri rakibi Palembang'ın yerini aldı. Güneydoğu Asya'daki 1025 Chola baskınından sonra Jambi hâlâ Çin'e misyonlar gönderiyordu. [8] : 72, 114 

Hollanda'nın bölgedeki varlığının ilk onyıllarında, Hollandalılar İngilizler, Çinliler, Araplar ve Malaylarla rekabet eden birkaç tüccardan biriyken, Jambi Sultanlığı Hollandalılarla biber ticaretinden kar elde ediyordu . Bu ilişki 1770 civarında geriledi ve yaklaşık altmış yıl boyunca padişahlığın Hollandalılarla çok az teması oldu. kaynak belirtilmeli ]

1833'te, Palembang'da iyice yerleşmiş olan Hollanda Doğu Hint Adaları ile küçük çatışmalar , Hollandalıların giderek Jambi'nin eylemlerini kontrol etme ihtiyacını hissetmesi anlamına geliyordu. Sultanlık sözde bağımsız kalmasına rağmen, Sultan Facharudin'i bölgede daha fazla Hollanda varlığı ve ticaret üzerinde kontrol sahibi olmaya ikna ettiler. 1858'de Hollandalılar, diğer yabancı güçlerin kontrolü için rekabet etme riskinden endişe ederek, başkentleri Batavia'dan gelen bir güçle Jambi'yi işgal etti . Çok az direnişle karşılaştılar ve Sultan Taha nehrin yukarısına, Jambi'nin iç bölgelerine kaçtı. Hollandalılar, başkentin de dahil olduğu aşağı bölgeye Nazarudin adında bir kukla hükümdar yerleştirdiler. Sonraki kırk yıl boyunca Taha nehrin yukarısındaki krallığı sürdürdü ve siyasi anlaşmalar ve evlilik bağlantıları yoluyla aşağı bölgeler üzerindeki nüfuzunu yavaş yavaş yeniden genişletti. Ancak 1904'te Hollandalılar daha güçlüydü ve tüm takımadalar üzerindeki kontrolü sağlamlaştırmaya yönelik daha büyük bir kampanyanın parçası olarak Taha'yı yakalayıp öldürmeyi başardılar ve 1906'da tüm bölge doğrudan sömürge kontrolü altına alındı.

Jambi Sultan Taha Saifuddin'in 27 Nisan 1904'te ölümünün ve Jambi Sultanlığı'nın Hollanda kontrolündeki bölgelerinin başarısının ardından Jambi, bir İkametgah ve Hollanda Hint Adaları topraklarına giriş olarak kuruldu. Jambi'nin ilk Sakini OL Helfrich, 4 Mayıs 1906 tarihli ve 20 Sayılı Hollanda Kararnamesi uyarınca genel vali tarafından atandı ve göreve başlama töreni 2 Temmuz 1906'da yapıldı.

1945'te Sumatra tek bir eyaletten oluşuyordu, ancak 1948'de bu, Orta Sumatra eyaleti (bugünkü Jambi Eyaletini de içeren) dahil olmak üzere üç eyalete bölündü. 1957'de bu kısa ömürlü eyaletin kendisi bölündü ve Jambi bağımsız bir Eyalet olarak kuruldu.

Tarihsel nüfus
Yıl Pop. ±%
1971 1.006.084 —    
1980 1.445.994 +%43,7
1990 2.020.568 +%39,7
1995 2.369.959 +%17,3
2000 2.407.166 +%1,6
2005 2.635.968 +%9,5
2010 3.092.265 +%17,3
2015 3.397.164 +%9,9
2020 3.548.228 +%4,4
2023 3.679.169 +%3,7
Kaynak: Badan Pusat İstatistikleri [1] 2024 ve öncesi

İdari bölümler

Jambi Eyaleti 1957'de kurulduğunda üç naiplikten oluşuyordu: Kerinci (adını 19 Mart 1956'da Güney Pesisir Naipliği olarak değiştirdi), Batanghari ve Bungo Tebo'nun yanı sıra bağımsız Jambi Şehri şehri . 14 Haziran 1965'te iki yeni naiplik kuruldu - Bungo Tebo Naipliğinin bir kısmından Sarolangun Bangko ve Batanghari Naipliğinin bir kısmından Tanjung Jabung . 4 Ekim 1999'da, mevcut dört naipliğin her birini ikiye bölerek dört ek naiplik oluşturuldu - Muara Jambi, Batanghari Naipliği'nin bir kısmından oluşturulurken, Sarolangun Bangko Naipliği ayrı Sarolangun ve Merangin Naipliklerine bölündü, Tanjung Jabung Naipliği ayrı Tanjung'a bölündü Jabung Barat ( Batı Tanjung Jabung ) ve Tanjung Jabung Timur ( Doğu Tanjung Jabung ) Naiplikleri ve Bungo Tebo Naipliği, ayrı Bungo ve Tebo Naipliklerine bölündü . Son olarak, 1 Temmuz 2008'de ikinci bir bağımsız şehir olan Sungai Penuh ( Penuh Nehri ) Kerinci Naipliğinden ayrıldı.

Böylece Jambi eyaleti artık dokuz naipliğe ( kabupaten ) ve iki şehre ( kota ) bölünmüş olup , 2010 [7] ve 2020 [2] nüfus sayımlarındaki alanları ve nüfusları ve 2023 ortalarındaki resmi tahminlerle birlikte aşağıda listelenmiştir. [1] Bunlar 141 ilçeye ( kecamatan ), 153 kentsel köye ( kelurahan ) ve 1.399 kırsal köye ( desa ) bölünmüştür .

 

Bu sayfa 57721 kişi tarafından okunmuştur
<