Duyurular

Mustafa Paşa’nın (Mistoyê Mîran) Molla Seîdê Kurdî ile Cizre’de Münazarası

Mustafa Paşa’nın (Mistoyê Mîran) Molla Seîdê Kurdî ile Cizre’de Münazarası

 

Erkan Özkalay'ın basnews.com'daki yazısıdır.

Mustafa Paşa’nın (Mistoyê Mîran) Molla Seîdê Kurdî ile Cizre’de münazarası

Henüz çocukken hep dinler kulak misafiri olurduk; büyüklerimizin sohbetleri arasında divanlarda (koçk) denilen gecenin geç saatlerine kadar yapılan sohbetlerde bahsi geçen fakat sadece birkaç söylemden ibaret olan Seîdê Kurdi ile Hamidiye Alayları Komutanı Mustafa Paşa arasında bir münakaşanın geçtiği konusu hala hafızamda tazeliğini korumaktadır.Hikayenin başını bilir fakat sonunu sağlıklı bir şekilde öğrenemezdik.

Tarihe mal olmuş ; Cizre için önemi,kıymeti harbiyesi olan bu hadiseyi nakletmek öğrenmek, araştırmak ve bu konuda toplumu, özellikle tarihe meraklı okuyucularımızı bu konuda aydınlatmayı bir görev biliriz.

Molla Seîdê Kurdi (Nursî) Siirt’in ilçesi Tillo’da iken bir gece rüyasında Şeyh Abdulkadir Geylânî hazretlerini görür. Geylânî Hazretleri kendisine hitaben; “Molla Seîd ! Miran Aşiret Reisi Mustafa Paşaya gidiniz ve kendisini hidayet yoluna davet ediniz; yaptığı zulümden vazgeçerek, namaza ve emr-i ma’rufa (Allah’ın emirlerine) davet ediniz. Aksi takdirde öldürünüz” denildiği kaydedilmektedir.

Molla Seîd bu rüyayı görür görmez, tedarikini yaparak Tillo’dan Cizre’ye doğru yola çıkar ve Milan Aşireti lideri Mustafa Paşanın çadırına girer.Çadırda Mustafa Paşa yoktur, oturur istirahat eder. Bir süre sonra Mustafa Paşa içeri girer. Orada bulunanların hepsi ayağa kalkarlar. Molla Seîd yerinden bile kımıldamaz. Paşa, dikkatini çeken bu manzara üzerine alay binbaşısı Fettah Ağa’dan (Fettahe Hâmed Ağa) onun kim olduğunu sorar. Fettah Ağa onun Molla Seîdê Kurdi olduğunu söyler. Ulemadan (din adamlarından) hoşlanmayan Mustafa Paşa bu harekete çok kızar ama belli etmez. Molla Seîde buraya niçin geldiğini sorar ….

Molla Seîd “seni hidayete getirmeye geldim,ya zulmü terk edip namaz kılacaksın, veyahut ben seni öldüreceğim”der. Mustafa Paşa büyük bir hiddetle dışarı fırlar, biraz gezindikten sonra yine içeri girer ve Molla Seîdê Kurdî’ye tekrar ne için geldiğini sorar. Molla Seîd “dedim ya, onun için geldim” der. Mustafa Paşa çadır direğinde asılı bulunan Seîd’in kılıcını işaret ederek, “Bu pis kılıçla mı?” Bediuzzaman:”Kılıç kesmez el keser”cevabını verir. Bunun üzerine Paşa dışarı çıkar, biraz dolaştıktan sonra tekrar çadıra girer.B ediuzzaman’a: “Benim Cezîre’de çok âlimlerim var; eğer hepsini ilzam edersen (söz ve düşüncede üstün gelirsen) dediğini yaparım. Fakat bunu başaramazsan seni Dicle Nehri’ne atarım.,

Molla Seîd: “Bütün ulemâyı ilzam etmek benim haddim olmadığı gibi, beni de nehre atmak senin haddin değildir. Fakat ulemaya (din adamları) cevap verince sizden bir şey isterim ki, o da bir mavzer tüfeğidir. Şayet sen sözünde durmazsan seni onunla öldüreceğim” der. Bu konuşmadan sonra Cizre’ye giderler.Yolda paşa Seîd ile hiç konuşmaz. Çadırın olduğu yer şu an ki Şırnak yolunun bulunduğu güzergah olan Bâne Xân’e denilen mevkidir. Geri döndüklerinde Molla Seîd yorgunluktan biraz uyur. Uyandığında, etrafında Cizre alimlerinin ellerinde kitapları ile beklediklerini görür.Biraz görüşmeden sonra çay ikram edilir. Molla Seîd’in şöhretini duyan Cezire alimleri onu temaşaya ve dinlemeye dalmış çaylarını içmeyi unuturlar. Molla Seîd ise kendi çayını içtikten başka yakınındaki bir iki aliminde çayını içer onlar ise bunu fark etmezler. Bunu fark eden Mustafa Paşa (Mistoyê Mîran) hocalara ve ulemalara hitaben : “Ben okumuş değilim; fakat Molla Sâid ile mücadelenizde mağlup olacağınızı şimdiden anlıyorum, zirâ,siz düşünmekten çaylarınızı bile unuttuğunuz halde, Molla Sâid kendi çayını içtikten başka, iki-üç bardak da sizin çayınızı içti” der.

Molla Seîd latife’den sonra “Efendiler bendeniz vad’etmişim, hiç kimseye sual sormam. Ama sorularınıza hazırım” der. Cizre uleması kırk kadar soru sorarlar. Hepsine cevap verdikten sonra, her nasılsa Molla Seîd bir sualin cevabını yanlış söylediği halde, karşısındakiler doğru kabul etmişlerdi. Meclis dağıldığında Molla Seîd arkalarından koşarak “Afedersiniz bir sualin cevabını yanlış söylediğim halde, farkına varmadınız” diyerek doğru cevabı tahsis eder.

Bu hadiseden sonra Mustafa Paşa (Mistoyê Mîran) söz verdiği mavzer (tüfek) hediye eder ve namaz kılmaya başlar. Bir süre Cizre’den ayrılan Molla Sâid ,Mustafa Paşa’nın eskisi gibi zulme başladığını işitince; yanına gider ona nasihat verir ve tehdit eder. Bir gün münakaşa esnasında ona “ Yine zulme başladın, seni Hak namına öldüreceğim” tehdidinde bulunur. Paşanın katibi ortaya atılır. Molla Seîd, Mustafa Paşa’ya zulmünden dolayı çok tahkir etmiştir.

Bu hakaretlere ve tehdide dayanamayan Mustafa Paşa, Molla Seîd’i öldürmek için üzerine saldırmışsa da Miran ağaları onu zaptederler. Nihayet Mustafa Paşanın oğlu Abdulkerim Molla Seîd’e yaklaşarak “onun akidesi yanlıştır.Rica ederim şimdilik başka yere teşrif ediniz”der.

Bu münahaza Molla Seîd’in oradan ayrılması ile sona erer.

Kaynak

BOA.DH.TMIK.M..114/23.(H.12/Ş/1319-24 Kasım 1901

Dr.Mesut Tüzün – Cizre Tarihi ,Nuh Tufanı ve Cudi Dağı.Sayfa 630-631-633

Bediuzzaman  Seîd Nursi Tarihçe-i Hayatı,Almanya Bsm.1994.s.36-37-38

BOA,Y.MTV.231/3.(H.01/Ra/1320-8 Haziran 1902):BOA.Y.MTV.234/94;BOA,BEO 1882/141119

BOA.DH.TMIK.M..127/6.(H.01/R/1320 Temmuz 1902)

***************

İlave bilgi: Bediüzzamân’ın Mîrân aşîret reîsi Mustafa Paşa’ya gitmesi, 1893-94 yıllarında gerçekleşir.

Bu sayfa 6694 kişi tarafından okunmuştur
<