Duyurular

Said Nursi Kıyafetiyle İlgili Sorulara Cevap Veriyor

Said Nursi Kıyafetiyle İlgili Sorulara Cevap Veriyor

Bediüzzaman'ın kıyafeti hakkında Molla Abdülmecid şöyle der;

Van'da, Vali Tahir Paşa zamanında, on iki arşın çifte hassadan küçük bir çadırı andıran göm- lek giyerdi. Bu gömleğin kollarını o kadar geniş yapardı ki, bir çocuk içerisine girer çıkardı.

Vali Tahir Paşa, her akşam evine giderken Sihke caddesi üzerinde bulunan Medresesi'nin önünde faytonunu durdurarak, bervech-i mu'tad "Kurban! Kurban!" diye Üstad'ını çağırır. O garib kıyafetiyle yanına alır, evine götürürdü. Çarşılardan evlerine karınca gibi akın eden Ermeniler, onların bu şekildeki buluşmalarını hayret içinde seyrederek dağılırlardı.62

Bediüzzaman'ın kendine has kıyafeti bütün ömrü boyunca değişmemiştir ve hiçbir güçde değiştirememiştir. Nitekim onun Rumeli seyahatinde giydiği kıyafet de aynen bu özellikleri devam ettirmektedir.

Bu konuda Nazmi Ören'in Bediüzzaman hakkında art niyetli görüşlere sahip olsa da gerçekleri tesbit açısından beyanları enteresandır:

O, otuzbeş yaşında görünür kırk beşlik bir adamdı. Başında beyaz uzun bir külahı vardı.Külahın alt kısmına siyah ipek postunun kısa saçakları yüzüne sarkıyordu. Siird veya Van el tezgahlarında o havaliye mahsus bir nevi keçi kılından dokunan alacalı bulacalı kumaşlardan pike elbisesi vardı.

Her parçasına iki bacak girebilecek genişlikte olan fakat kırmızı uçkurluğu açıkta bulunan bir şalvar giyinmiş kolağızları yırtmaçlı, göğsü açık, kırmızı işleğinin üstüne yine kareli ve renkli şalvarının kumaşından kolsuz bir cepken geçirmişti. Ayaklarında çizmeler vardı. Şalvar paçalarının uçlarına çizmelerin içine sokulmuş artanı çizmelerin üstüne dökülmüştü.

Bıyıkları kısa, gözleri parlak, boyu külahlı olduğu zaman çok uzun külahsız bulunduğu zaman orta idi. Beyaz tenli, yakışıklı, heybetli bir gençti. Elinden altın savatlı, Çerkez yapması kamçısını hiç düşürmezdi. Gerçi İstanbul'da Kürt elbisesi vardı. Fakat böyle gösterişlisi, böyle mübalağalısı yoktu.63

Kıyafeti hakkındaki soruya en güzel cevabı yine Bediüzzaman vermiştir ve bunu Abdülmecid Efendi nakletmektedir;
"İstanbul'da, neden Kürd elbisesini atıp, medeni Türk elbisesini veya padişahın başına giydiği fesi giymiyorsun?" şeklindeki bir suale karşı üç şıklı bir cevap vermiştir:

1- Avrupa'da dokunan elbise, hükümetçe men' ve yasak edilmiştir. Hükumet'in Avrupa'ya karşı boykot yasağı vardır. Bu emre binaen milli elbisemi terk ederek Avrupa elbisesini giymiyorum.

2- Vilayat-ı Şarkiye Ahalisi, padişahlardan yalnız Sultan Selimi görmüşler ve ona biat etmişler. Öteki padişahlara şahsen biatimiz yoktur. Çünki Yavuz Sultan Selim'den başka hiç bir padişah gelip halimizi görüp bize sahip olmamıştır. Onun için Sultan Selim'in kıyafetini andıran şu milli kıyafetten çıkmayacağım.

3- Benim elbisem altında yedi milyon insan vardır. Bu büyük yekunu teşkil eden şark insanlarına hamal nazarıyla bakıyorsunuz. Ve o milleti sureten olduğu gibi, sireten de vahşi ve hamal biliyorsunuz. İşte ben de bu elbisemi değiştirmemekle göstermek istiyorum ki; benim bu elbisem altında tam ma'nasıyla hakiki insanların bulunduğunu ispat etmek isterim.64

 
62 Abdülmecid, Hatıra Defteri, sh. 13-14.
63 27 Aralık 1952 Dünya Gazetesi, Nazım Ören, Eski Hatıralar Serisi, Kürdi Veya Nursi, Hep O.
64 Abdülmecid Efendi, Hatırat, sh. 11.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz

Arşiv Belgeleri Işığında
Bediüzzaman Said Nursi
ve İlmi Şahsiyeti

Kaynak:risaleajans.com 

Bu sayfa 3543 kişi tarafından okunmuştur
<