Duyurular

Tolstoy Müslüman oldu mu? Neden Türkiye’ye gelmek istedi?

Tolstoy Müslüman oldu mu? Neden Türkiye’ye gelmek istedi?

üçük yaşlardan itibaren gerek okullarda gerek farklı mecralarda Tolstoy gerçeğiyle karşılaşan bizler, Tolstoy’dan gerçekten haberdar mıyız?

Tolstoy’un son fotoğrafı. Tolstoy’dan Son İnciler

Vicdanlı gördüğümüz ünlü insanları Müslüman yapmaya olan merakımız gerçekten araştırılmaya değer ilgi çekici bir konu. Kimleri Müslüman yapmadık ki şu zamana kadar? Che Guevara, Karl Marx ve Lev Tolstoy bunlardan sadece birkaçı…

İşin iç yüzünü mü merak etmedik, araştırmaya mı üşendik, güçsüzlüğümüze güç mü katmaya çalıştık tam olarak belli değil. Burada salih olan niyetimiz, yayınevleri ve haberciler tarafından, satış ve tık oranlarını artırmak uğruna şoklanıyor da olabilir; çünkü ünlü isimlerin Müslüman olduğu ilk bu mecralardan yayılıyor.

Tolstoy da ölümünden yüz yıl geçtikten sonra Müslüman yaptığımız önemli isimlerden biri. Dikkat edilirse biz önümüze gelen her ünlüyü Müslüman yapmaya meraklı değiliz. Eğer birini Müslüman yapıyorsak, bunun bazı nedenleri oluyor. Kimini vicdanlı gördüğümüzden, kimini haksızlıklara karşı çıktığı için, kimini de mazlumların yanında durduğu için kendimizden bulup Müslüman yapıyoruz.

Gerçekten Müslüman olmuş muydu?

Dünyanın en büyük yazarlarından biri olan, Hıristiyan ve Rus kökenli olduğu bilinen Lev Tolstoy, gerçekten Müslüman olmuş muydu? Tolstoy’un onu meşhur eden dünya ve insanlar üzerine fikirleri var mıydı? Yoksa o sadece edebi ürünler ortaya koymuş bir yazar mıydı? Tolstoy’un “bizler” hakkında bir düşüncesi var mıydı?

Hayatı okumak ve yazmakla geçen bir insanın fikirleri, bizimle olan ilişkisi küçük bir yazıya nasıl sığdırılabilir bilemiyorum. Bildiğim onun fikirlerinin ve bizi ilgilendiren taraflarının hâlâ bilinmiyor olduğu gerçeği. Küçük yaşlardan itibaren gerek okullarda gerek farklı mecralarda Tolstoy gerçeğiyle karşılaşan bizler, Tolstoy’dan gerçekten haberdar mıyız?

Roman yazarı Tolstoy

Şimdi müze olan Yasnaya Polyana’da ki Tolstoy’un evi.

Tolstoy’u anlamak için ilk önce onu şekillendiren ailesine bakmak gerekiyor. Tolstoy, toprakları ve emirlerine her daim hazır köylüleri olan, maddi refah düzeyi yüksek, soylu bir aileye mensuptur. Tolstoy’a ailesinden miras olarak -adeta başına bela olacak olan- yüzlerce köylü ve geniş tarım arazileri kalmıştır.

 Leo Tolstoy, eşi Sophia Andreyevna ve çocukları yazarın malikanesinin verandasında. Yasnaya Polyana Leo Tolstoy, eşi Sophia Andreyevna ve çocukları yazarın malikanesinin verandasında.

Tolstoy, yerinde olan maddi durumu dolayısıyla çalışma mecburiyeti duymuyordu, bu yüzden serbest okumalar yapar, özel dersler alır, çeşitli okullarda eğitim görmeye fırsat bulur. Fakat o özgür ruhuna ters şehir hayatı ve bürokrasinin resmiyetinden kaçarak üniversite eğitimini yarıda bırakır. Bunalıma girdiği bu sırada, herhangi bir mecburiyeti olmamasına rağmen, adeta intihar etmek istercesine Rus ordusuna katılır, Kafkasya ve Kırım gibi yerlerde, bazen cephede bazense cephe gerisinde görevler alır. Gelecekte yazacağı “Kazaklar”, “Savaş ve Barış” ve “Hacı Murat” romanları ile alakalı izlenimlerini hep bu zamanda edinir.

Leo Tolstoy, kız kardeşi Maria ile birlikte. Yasnaya Polyana, 1908. Fotoğraf: Karl Bulla

Leo Tolstoy'un Multimedya Sanat Müzesi'ndeki kamera prizmasından geçen hayatı

1908 Tolstoy’un renklendirilmiş resmi

Batı ve Doğu dillerine hakim olan yazar uzun Avrupa seyahatlerine çıkar, Batı’daki sanat ve fikir eserlerini yakından takip eder, fakat bu onun modernizm ve pozitivizme olan tepkisinin artmasına neden olur. Normalde kendisinin de bulunması gereken, Rus soylularının bulunduğu şatafatlı ortamlardan kaçmıştır. Çevresinin teşvikiyle yazı yazmaya başlamış, denemelerine dönemin ünlü yazarları olumlu tepkiler vermeye başlayınca bu alana, özellikle roman yazmaya yoğunlaşmıştır.

Buraya kadar her şey yolunda, yani bildiğimiz anlamda edebiyatçı Tolstoy sahnede gibi gözükse de, mesele bununla kalmaz. Ailenin çoğu -özellikle eşi- onu sadece roman yazmaya ikna etmeye çalışsa da, o yaşadığı çevredeki problemlerden yola çıkarak, bütün dünyada geçerliliği olan fikirler geliştirmeyi tercih eder.

Filozof Tolstoy

Yasnaya Polyana'da bezelye çocuklarıyla Tolstoy

Tolstoy Polyana’da   çocuklarla

İkinci bir Tolstoy olarak görülen filozof Tolstoy, 1874 yılında geçirdiği bir bunalım sonrası belirgin olmaya başlar. Romanlarıyla ünlenen yazar; artık din, eğitim, ahlak, sanat, özetle hayatın bütününü kapsayan konular hakkında önemli eserler üretmeye başlamıştır. Örneğin eğitim hakkında özgürlük yanlısı fikirler ortaya atmış, köyünde kendisinin geliştirdiği farklı öğrenim metotları uygulamıştır. İnsanın doğasının iyi olduğu, medeniyetin, yani kötülüğün girmediği Rus köylerindeki çocuklara, onları ileride büyük düşünürler olmalarına yarayacak tohumlar atmak istemektedir. Açtığı okulun duvarında Tolstoy’un eğitime bakış açısını özetleyen şu motto asılıydı:

“Canın ne istiyorsa onu yap!”

Tolstoy romanlarına malzeme bulmak için Rus çarlarının hayatını araştırmaya başladığında iktidar, devlet, politika ve Rusya’nın korkunç yüzüyle karşılaşmış, gençliğinde askerlik yapmış olmasına karşın silahtan ve ordudan soğumuştur. Artık o, elinde imkan olmasına rağmen, bozulmuş ve uygarlaşmış olarak gördüğü kirli şehir hayatı yerine, kendisine miras kalan Yasnaya Polyana topraklarında, temiz ve saf bulduğu köylü hayatı yaşamaya başlar.

 

छवि

Tolstoy, Yasnaya Polyana’da Çertkov ile çalışma odasında, 1907. (Rosamund Bartlett)

Sanatçıların aksine mujik (Rus köylüsü) kıyafetleri giyinir, tarlalarda çalışır, elbiselerini diker, ayakkabı yapar, yapmacık olmak yerine sıradan olmaya büyük bir aşk beslemiştir. Halk arasında gördüğü yoksullukların yanı başında soyluların lüks ve şatafatlarının hüküm sürdüğünü gördüğünde öfkesini mülke ve zenginliğe yöneltmiştir. Kendisine miras kalan toprakları köylülerine dağıtmaya kalkmış, fakat o zamanın köylülerinin zihin dünyası bunu kabul edememiştir.

Ailesi ve yakınlarıyla birlikte sık sık oruç tutmuşlar

File:Tolstoy family circle at Yasnaya Polyana.jpg

Yasnaya Polyana’da ailesiyle

Ailesi ve yakınlarıyla birlikte sık sık oruç tutmuşlar, diyet ve rejimler uygulamışlar, aşırı yemekten kaçınmışlardır. Çevresindeki yoksullara her zaman yardım etmiştir. Rusya’da kıtlık olduğu vakit insanlarda bilinç oluşturup yakınları ve takipçileriyle toplu yardımlar organize etmiştir. Ancak zenginlerin bu tarz hayırseverliklerle vicdanlarını rahatlattıklarını, problemin kökünden düzeltilmesi gerektiğini vurgulamaktan da geri durmamıştır.

Zenginler ve yoksulların birbirinden nefret ettiği bir dünyada çözüm yardım organizasyonlarında değil, bu insanların birbirlerini gerçek anlamda sevmelerinde yatmaktadır.

Bütün bu yardım için yapılan çağrılar ve organizasyonlar Rus İmparatorluğu tarafından dış düşmanların eline malzeme verildiği gerekçesiyle problem olarak görülmüş, kır kiliseleri ise, açlıktan ölen insanlara, yapılan yardımları kabul etmemeleri gerektiği yönünde baskı yapmıştır.

Hz. İsa’nın pak yolu kiliselerce üçüncü yüzyıldan sonra kirletildi

Tolstoy, Hz. İsa’nın pak yolunun kiliselerce üçüncü yüzyıldan sonra kirletildiğini düşündüğünden, çevresinde egemen olan Ortodoks kilisesine de karşı çıkar. Zaten kilise ve yönetim de onun dinden çıktığını ilan eder. Bununla kalmayan hasımları onun nihilist ve tanrıtanımaz olduğunu ilan eder, çeşitli kitaplarını yasaklarlar, o ise isteyenlerin kitaplarını çoğaltılabileceğini basın yoluyla herkese duyurur.

Tolstoy, radikal gibi görünen fikirlerine karşın, örgüt kurup silahlı yahut silahsız bir mücadeleye girişmemiştir, zira o, şiddete de karşıdır. Sevgi ve aşkla Hz. İsa’nın yolunun sürdürülmesi gerektiğini savunmuştur. Döneminin düşünce insanlarının aksine onun hayatında ve fikirlerinde dinin vazgeçilmez bir yeri bulunmaktadır. Fakat bu din Rusya’ya ve zulümlerine hizmet etmekten başka bir işe yaramayan Ortodoksluk dini değildir.

Onun sanat anlayışında halkın anlayabileceği ürünler ortaya koymak aradığı en önemli niteliktir. Halkı üretilen sanat ürününü anlamamakla suçlamak kibir ve ahlaksız olduğu gibi, aynı zamanda bu zenginlerin uydurmasıdır. Bundan dolayı birçok sanatçıyı isim isim çok sert eleştirmiştir.

Fikirleri kendi topraklarındaki insanları değil, İngiliz sömürüsü altında inleyen Hindistanlıları ve onların liderleri Mahatma Gandi’yi, pasif direniş felsefesi anlamında etkilemiştir. İki düşünür arasında mektuplaşmalar olmuştur.

Tolstoy’un Türkiye ve Müslümanlarla ilişkisi

Tolstoy’un Müslümanlarla ilk karşılaşması Kazan’da okuduğu sırada olmalıdır. Ayrıca orada bulunduğu sırada Türkçe ve Arapça dillerini öğrenerek Müslüman kültürüyle ilişkiye girmiştir. Kafkasya ve Kırım gibi bölgelerde kendisi de orduda olan TolstoyOsmanlı, Türkler, Kafkasyalılar, İmam Şamil ve Hacı Murat gibi insanları tanımıştır.

Orduda olduğu zamanlarda belleğine kazıdığı hatıralar ve daha sonra yaptığı araştırmalarla “Kazaklar” ve “Hacı Murat” gibi Kafkasyalı Müslümanlarla da alakası olan romanlar yazmıştır. Yaşadığı değişimlerden sonra ise savaşa karşı bir tutum benimsemiş, Rus çarlarına yaşanan savaşları önlemek için mektuplar yazmıştır.

93 Harbi’nde (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) esir Osmanlı askerlerinin Tula’ya geldiğinden haberdar olduğunda onları çocuklarına göstermek için beraberce yola çıkmışlardır. Tolstoy Osmanlı askerlerini gördüğünde onlara para ve sigara vermiş, hallerini hatırlarını sormuştur. Her birinin çantasında Kur’an olduğunu gördüğünde şaşkınlığını gizleyememiştir. Geri dönüş yolunda “Ne görkemli, hoş, yakışıklı yiğitler!” diyecek, Türkleri sadece Hıristiyan katili olarak gören oğullarıysa babalarına bakakalacaklardır.

 

Birçok isimle mektuplaştığı gibi Mısır’ın tanınmış âlimi Muhammed Abduh’la da mektuplaşmıştır. Abduh, Tolstoy’a yazdığı mektupta onun kabiliyeti ve zekasını övmüş, Mısır’daki etkisinin gittikçe arttığından bahsetmiş, Tolstoy ise bunun üzerine minnettar kaldığını belirtmiştir.

Tolstoy’un ölümünden yüz sene kadar sonra onun Müslüman olduğu ile alakalı iddialar ortaya atılmıştır. Onun tarafından yazıldığı ve yıllardır gizlendiği söylenen, Hz. Muhammed’in hadislerinin derlendiği bir kitap yayınlanmıştır. Bu kitabın gerçek olduğu tartışmalı olsa da Tolstoy’un Hz. Muhammed ve İslam’dan olumlu anlamda etkilendiği yazdığı mektuplarda kesindir.

Kendisini anlamayan ülkesi, kilise, ailesi, yakınları ve müritlerinden kaçtığında, planı Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye geçmektir. (Bu ve yazıda bahsi geçen diğer bilgi ve olaylar hakkında daha detaylı fikir sahibi olmak isteyenler Henri Troyat’ın “Lev Tolstoy” kitabına bakabilirler. Ek olarak, “” üzerine araştırmalar yaparsanız, Tolstoy’un fikirleriyle de karşılaşma ihtimalinizin yüksek olduğunu belirteyim.)

Lev Tolstoy

Hangi amaçla Türkiye topraklarına gelmeyi düşünüyordu, İslam’ı seçecek miydi pek bilinmese dahi onun görüşleri ve yaşamak istediği hayat İslam’a oldukça yakındır. Hiç İslam’a ve Müslümanlara sempati beslemediğini varsaysak bile, fikirleri ve sofuvari hayat tarzıyla dahi günümüz Müslümanlarının Tolstoy’dan öğreneceği çok şey vardır.

Kaynak: Yusuf Tunçbilek-Dünya Bizim

Kaynak: risalehaber.com

 

Tolstoy'un Yasnaya Polyana'daki mezarı

Tolstoy’un Yasnaya Polyana’daki mezarı

Yasnaya Polyana'daki evinin önünde Tolstoy

Rus yazar Kont Leo Tolstoy’un (1828-1910), Rusya’nın Tula bölgesindeki Yasnaya Polyana’nın aile mülkündeki  özel aile fotoğrafı. Savaş ve Barış’ı ve Anna Karenina’yı ve gömüldüğü yeri yazdı. Haziran 1921’de mülk kamulaştırıldı ve resmen onun anıt müzesi haline geldi. İlk başta yazarın kızı Alexandra Tolstaya tarafından yönetildi. Müzenin şu anki yöneticisi, yine Tolstoy’un soyundan gelen Vladimir Tolstoy’dur. Müze, Tolstoy’un kişisel eşyalarını ve taşınabilir eşyalarını ve 22.000 ciltlik kütüphanesini içeriyor. Müze müzesi, yazarın konağını, köylü çocukları için kurduğu okulu ve Tolstoy’un süssüz mezarının bulunduğu bir parkı içerir.

***

Tolstoy’dan Son İnciler

Bir tren garında ölen Rus edebiyatının dev adı Tolstoy’un son fotoğrafı ve yaşamı sorgulatacak 17 sözü.

Tolstoy’un son fotoğrafı
Tolstoy’un son fotoğrafı. Tolstoy’dan Son İnciler

1. Öyle ki horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
2. Yaşam ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
3. Bozuk para insanoğlunun cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
4. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
5. Hepimiz insanlığın kötüye gittiğini kabul eder fakat asla kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Hepimiz insanlığı değiştirmeyi düşünür fakat asla kimse ilkin kendini değiştirmeyi düşünmez.
6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet birgün onu yaşarsın.
9. Bir insanı bulunmuş olduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.
10. En kuvvetli iki savaşçı sabır ve zamandır.
11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
12. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
14. İnsanların bir çok onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir karşılık ödersin.
16. Birine balçık atmadan ilkin iyi düşün ve sakın unutma: ilkin senin ellerin kirlenecek.
17. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, tüm hataları kendisi meydana getirecek kadar uzun yaşamıyor.

DİĞER LİKLER:

RUS YAZARLARIN İSLAM MERAKI RUSYA’NIN İSLAMA DOĞUM İŞARETİ Mİ?

Etiketler 

Bu sayfa 5101 kişi tarafından okunmuştur
<