Duyurular

Üstad Bediüzzaman’ın Muş’un Nok [Hasköy] Köyünde Bir Gece Misafirliği

Üstad Bediüzzaman’ın Muş’un Nok [Hasköy] Köyünde Bir Gece Misafirliği

Üstad Bediüzzaman’ın yeğeni merhum Abdurrahman Efendi, amcasının Birinci Dünya Savaşındaki mücahede ve mücadelelerine değinirken şöyle yazmaktadır;

“Bu arada Erzurum‘un sukutuyla, Muş tarafına saldırıya geçen Rusların, Muş’a girmesinden önce, Vali ve kumandan o civarda bulunan on iki tane topumuzun; “Muş istilaya uğramadan önce Bitlis’e ulaştırılsa, Bitlis’in bir müddet müdafaa edilebileceğini, aksi halde hemen Bitlis’i de tahliye etme mecburiyetinde kalınacağını” söylerler. Bunun üzerine Bediüzzaman Molla Said üçyüz gönüllüsünü alarak geceleyin karların üstünde topların bulunduğu tarafa gider. Mezkûr topları tek tek bulup, Bitlis’e doğru yollamaya başlar ve hepsini kurtarıp Bitlis’e getirilmesine muvaffak olur. Kurtarılan toplar Bitlis’in etrafına yerleştirilerek, düşmana karşı bir müddet onlarla müdafaa yapılır.” (Bkz. Abdülkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, Cilt: 1)

Bediüzzaman ve Kemal-i Kâni’nin oğlu Seyda Fehmi Türkmen Hocaefendi.  Muş

İşte bu hadiseyle alakalı bir hatırayı emekli müftülerimizden Seyda Fehmi Türkmen Hocaefendi, 21.04. 2019 Pazar günü kendilerini evinde ziyaretlerimizde şöyle anlattı;

“Babam demişti ki;

“Ben o zaman 12 yaşındaydım. Muş’tan toplar getireceklerdi. Üstad Molla Said geldi bize misafir oldu. Babama Kemal-i Kâni derlerdi. Kendisi bölgenin zenginlerindendi ve çok cömert bir kimseydi. Üstad, babama durumu anlattı ve “nasıl yapalım” diye istişare ettiler. Babam üstada manda (camış) ve öküzler verdi. Ve böylece o topları Muş’tan ta Bitlis’e taşıdılar ve onlarla Bitlis’in savunmasında yardımcı oldular.”

kaynak: cevaplar.org

***

Bitlis’te verilen eşsiz mücadele ve kıran kırana çarpışma

Rus Çarı’nın amcası Grand Dük Nikola’nın Kafkas Cephesi Başkumandanı olarak atandıktan sonra Ocak 1916’da büyük taarruz başladı. Osmanlı ordusu, sayıca Rusların üçte biri kadardı ve teçhizat bakımından yetersizdi. Yapılan şiddetli çarpışmaların ardından, Rus güçleri Erzurum’a girdi. İkinci bir Rus kuvveti güneye doğru gitti ve daha sonra Van Gölü’nün güney bölgesine, yani Bitlis ve Muş‘a ulaştı. Bu sırada Said Nursî, Bitlis’e geri dönmüştü. Molla Said ve emrindeki gönüllüler, bu stratejik şehri korumak için verilen savaşta, fevkalâde önemli bir rol oynadı. Hatta bu kahramanca mücadelesi ve üstlendiği önemli rolden dolayı, daha sonra kendisine bir savaş nişanı verildi.

Bu günlerde Bitlis Valisi Memduh Bey ve Komutan Kel Ali Bediüzzaman’a, emirleri altında sadece bir alay ve iki bin civarında gönüllü olduğunu ve geri çekilmekten başka bir alternatiflerinin olmadığını söylediler. Said Nursî, böyle bir uygulamayla Bitlis ve civarından malları ve aileleriyle birlikte kaçan tüm insanların düşman eline düşeceğini; insanların güvenli bölgelere ulaşabilmesi için birkaç gün daha istilaya direnmeleri gerektiğini söyleyerek bu teklifi reddetti.

 

Ali Çavuş Bediüzzamanın Esir Düşmesini Anlatıyor - YouTube

Bunun üzerine, Vali ile Komutan Kel Ali, Muş’a saldırıldığını ve buradaki askerlerin otuz tane kadar topu kurtarmaya çalıştığını haber verdi. Bediüzzaman’dan gönüllü askerleriyle birlikte bu topları kurtarıp Bitlis’e getirebildikleri takdirde, şehri birkaç gün daha savunmanın mümkün olabileceğini söylediler. Bunun üzerine Bediüzzaman şöyle dedi:

“Öyleyse ben, ya ölürüm veya o topları getiririm!”

Bediüzzaman, üç yüz adamıyla birlikte, gece karanlığında Nurşin’e doğru yola çıktı. Muş’a yaklaştıkları sırada, bir casustan faydalanarak, silahların peşine düşen Kazak alayının yanlış istihbarat almalarını sağladı. Bu casus, düşman alayına sızıp, ünlü bir haydut liderliğindeki büyük bir kuvvetin çevrelerini sarmak üzere olduğunu söyledi. Bunun üzerine, düşman güçleri takipten vazgeçtiler.

Ali Çavuş Abinin 1. Dünya Savaşı'ndan üstad Bediüzzaman Said Nursi  hazretleri ile ilgili Hatıralar - YouTube

Bediüzzaman ve Ali Çavuş

O sırada Said Nursî’nin yanında savaşan ve o sıralar henüz 16-17 yaşlarında olan Ali Çavuş, sonraki yıllarda bu gelişmelerle ilgili hatıralarını şöyle aktarmıştır:

“Biz geceleyin toplara doğru giderken, Muş’un Ruslar tarafından işgal edildiğini, yolda bize rastlayan ve oralardan kaçıp gelen ahali ve askerlerden öğrendik. Üstad Bediüzzaman bizleri 14 kişilik mangalara taksim ederek, topları kurtarmaya memur etti.”

Cephaneyi taşımak üzere altı kişilik bir manga tayin etti. Sonra hep beraber hepsini, Bitlis-Tatvan yolunda mevzilenmiş bir alaya teslim edinceye kadar kar üstünde, en az 60 kilometre sürüklediler.

Kaynak: https://www.risalehaber.com/said-nursinin-ermeni-meselesindeki-mucadelesi-351994h.htm

 

***

Bediüzzaman, esaretten kurtulup İstanbul’a geldiği zaman Harbiye Nezareti 21 Temmuz 1918 tarihinde Musul Valisi Memduh Bey’e aşağıdaki telgrafı çekmişti.

 

“Bitlisli Bediüzzaman Said-i Kürdî’nin, Bitlis Gönüllü Kumandanlığı’nı deruhte ettiği, Muş’da on iki topu kurtarıp, Bitlis muharebesine iştirak ettiği ve burada yaralanıp esir düştüğü, daha sonra esaretten kurtularak İstanbul’a geldiği ifade edilmektedir. Konu hakkında bildikleriniz nelerdir?”

Musul valisi Memduh Bey, Harbiye Nezareti’nin sorusuna aşağıdaki cevabı verdi:

“Bitlis’te Ruslara esir düşen Bediüzzaman Said-i Kürdî Efendi’nin İstanbul’a avdet ettiğinden, hizmetinin makamata arzı suretinde telgrafı aldım.”

“Erzurum’un sukutu üzerine II. Ordu kıtaatından bir cüzün o havaliye yetişmesinden akdem, Bitlis boğazından düşmanın müruru, Dicle nehrine kadar şimalden tevsiini istilzam ettiren bir ric’at olduğundan XIII. Alayın Bitlis’e dört saatlik mesafeye vüsulüne kadar, kasaba muharebesi olan 20 günlük müdafaada Hazret denilen Şeyh Ziyaüddin, ile mumaileyhin (Bediüzzaman’ın) Kürdleri sevk hususundaki mesaileri ve bilhassa askerce müsaraeten terk edilen Muş cihetinden mumaileyhin (Bediüzzaman’ın) “gönüllü kumandan” sıfatıyla kasaba ahali ve talebesini alarak sekiz topu kurtarmak suretindeki fevkalade gayreti vukua gelmiş idi. İlim ve hitabeti Kürtleri irşada muktedir olan mumaileyhin (Bediüzzaman’ın) her mevkideki ikametgahına müracaat edenlerin kesreti, kendisinin sehavetiyle beraber faaliyeti, bulunduğu mevkiin adına her zaman terfih ve ikdarı, vücudunu ihsas ettirmiştir.”

“Binaenaleyh ırken Kürd olup, ….(*) bulunan Yezidilerin irşadı ve tahsile teşviki (için) vaizlikle ve beş bin guruş maaşla gözedilerek, hidemat-ı sabıkasına mükafaten İlmiye rütbesiyle nişan ita kılınarak taltifi ve bu suretle hükümete temadi-i merbutiyet ve sadakatinin temini, siyaset-i idareye muvafık olacağı mütalaasıyla arza mücaseret eylerim Efendim…”

“Vali Memduh, Musul, 28 Temmuz 1918 ”

Bu telgraf kısaca şöyle der: Kuzeyde Dicle nehrine kadar asker hızlı bir şekilde bölgeyi boşaltmıştı. XII. Alay gelene kadar 20 gün süreyle Bediüzzaman talebeleri ile ve Şeyh Ziyaeddin bölgeyi savundu. Bediüzzaman bulunduğu her yerde, seçkin, saygın yüce bir şahsiyettir. Sahip olduğu yüksek ilimden istifade edilmelidir.

Bu sayfa 2504 kişi tarafından okunmuştur
<