Bediüzzaman Tugay Camii Temel Atma Merasiminde

Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Kore gazisi Bayram Yüksel, o temel atma hadisesinin canlı şahitlerinden biridir.

Merhum Yüksel, hatıralarında o günleri şöyle anlatır:
“Bir gün, Üstadımızla Barla’ya gidecektik. Zübeyir Ağabey de vardı. Şoför de Mahmut Çalışkan’dı.
Isparta İmam-Hatip Okulu’nda Kur’ân Hocası ve Kesikbaş Camiinde imamlık yapan Hafız Feyzi Efendi, Üstadımıza geldi. Tugay Camii temelinin atılacağını, Üstadımızın da gelmesini rica etti. Barla’ya hareket etmek üzereyken, Üstadımız Hafız Feyzi’yi kıramadı. ‘Peki gideceğiz’ dedi.
Isparta’nın ileri gelenleri hep oradaydı. Üstadımız da kalabalığın içine girdi. Tugayın subayları Üstad’a bakıyorlardı. Çünkü hiç böyle bir zat görmemişlerdi. Kılık-kıyafeti (sarığı) şeair-i İslâmiyeyi gösteriyordu.
Elinde şemsiyesi, gözünde güneş gözlüğü vardı. Biz de Zübeyir Ağabey ve Mahmut Çalışkan ile Üstadımızın arkasındaydık.
Bütün nazarlar Üstadımızın üzerindeydi. Herkes birbirine ‘Bu zat kim?’ diye soruyordu. Bir yüzbaşı koşarak bir sandalye getirdi ve ‘Buyurun efendim, oturunuz’ dedi. Üstad da kendisine teşekkür ederek oturdu.
Tugay komutanı çok güzel bir konuşma yaptı. Üstadımız da dinledi.

Tugay komutanı konuşma yapıyor.

Isparta Tugay Camii’nin temel atma töreninde protokolde yer alan davetlilerle birlikte konuşmayı dinlerken.
Konuşması bittikten sonra Tugay Komutanı Üstadımızı işaret ederek, ‘Hoca Efendi camiye harcı koysun’ dedi. Üstadımıza Zübeyir Ağabey malayı doldurdu, verdi. Üstad ‘Bismillah’ dedi ve harcı attı. Bizler de Üstadımızın arkasındaydık.

Isparta’daki Er Eğitim Tugayı Camiinin temel atma merasimine dâvet edilen Bediüzzaman Said Nursî, Besmele ve duâlarla temele el atabasından ilk harcı koydu. (12 Nisan 1957)
Tugay Komutanı Feyzi Fırat Bey, Üstadımıza ve Isparta halkına teşekkür etti. Ondan sonra birçok subay Üstada karşı hürmetle alâkadar oldu…
Biz Isparta ve Barla’ya giderken, Üstadımız subaylara ve erlere daima eliyle selâm verirdi.
Hattâ, Isparta’nın içinde orduevi vardı, oradan geçerken Üstadımız subayları gördüğünde daima onları selâmlardı. Onlar da Üstadın selâmını ayağa kalkarak alırlardı.
Üstadımız askerleri çok sever, fazla alâkadar olurdu. Tugay Camiinin yapılmasını çok arzu ediyordu ve çok memnun olmuştu. Cami temeli kalkmaya başladı. Maalesef 27 Mayıs ihtilâli oldu ve cami kaldı. Yeri hâlâ boş duruyor.” (Son Şahitler-III, s. 91)
Öğrencilik yıllarında Bediüzzaman’la görüşen Suad Alkan, Bediüzzaman Said Nursi’nin Isparta Tugay Komutanlığı kışlasına cami temel atma törenine katılışını anlatıyor:
“1959 senesinde (temel atma 1957’de bilinniyor.Bu nedenle tarihi yanlış hatırlamış olabilir) Isparta İmam-Hatip Okulu üçüncü sınıf talebesiydim. Sıcak bir kuşluk. Şehrin ana caddelerinde askerî cemseler… Merkezî yerlerde, ‘Askeri mıntıkada cami yapılacak, bu vesileyle birlik içinde mevlid kıraat edilecek; arzu edenler cemselere binip merasimi iştirak edebilir’ diye bir şayia yayıldı. Hususan İmam-Hatip Okulu öğrencilerini mektebin önündeki İstasyon Caddesinden cemselere doldurup kışlaya götürdüler.
“Ben de gittim. Geniş bir sahada aralıklı direklere hoparlör bağlanmış, temelin yanında da kürsü kurulmuş. Komutanlar, neferler, talebeler ve halk muhtelif şekilde yer yer sohbet etmekte. Silindir şapkalılar, beyaz şeritli talebe kasketleri, yüksek rütbeli subaylar dikkati çekiyor. Neferden ziyade subay var. Merasim saati bekleniyor. Aralarında sohbet eden gruplar birbirine ikişer üçer mesafede… Herkes ayakta. Hazırlığın sonu…
“Ansızın bir fısıltı yayılıyor kulaktan kulağa:
“Bediüzzaman Said Nursî geliyormuş!’
“Bir tuhaf oluyorum. Korkulan, kovalanan, herkesle görüşmekten menedilen, bilhassa subayların aleyhindeymiş intibaları yayılmak istenen bir zat böyle bir cemiyete nasıl geliyor? Sistemli bir düşünceye ve mantığa bağlı bulunmayan kafamda müthiş bir soru…
“Başımı fısıltının geldiği yana çevirdiğimde bir de ne göreyim; o kalabalık upuzun muntazam bir koridor şeklini almasın mı? Hayret ve hayranlığımı yenemiyorum.
“Kalabalığın dibinde bir kolunda Bayram, diğer kolunda Zübeyir Ağabeyler tutmuş olarak sarığıyla, siyah cübbesiyle, yün çorabı ve lâstik ayakkabısıyla, Üstad Bediüzzaman geliyor! Ve ne acaiptir ki, önünden geçtiği her komutan elini kasketine götürerek Üstad’ı selâmlıyor. Bediüzzaman onlara gülümsemelerin en nezihiyle ve elini başına götürerek hafif hafif sallayarak mukabelede bulunuyor. Ben daha sonra ondan başkasına bakmadım. Temelin yanına vardıklarında yüksek rütbeli bir komutan, ‘Hocam, buyurun ilk konuşmayı siz yapın ve ilk harcı siz koyun’ dedi. O zaman dünya içime sığıyordu, ama ben dünyaya sığmıyordum. Böyle hissetim.
“Üstad Bediüzzaman Hazretleri komutanın bu teklifine karşı teşekkür etti. İlk harcı koydu, fakat ihtiyarlığı ve hastalığı sebebiyle konuşamayacağını belirtti. Bunun üzerine bir hatip çıktı kürsüye konuştu. Mevlid okundu. Merasim uzadı. Misafirler ağırlandı.” (Son Şahitler)
Bediüzzaman Said Nursî Isparta Tugay Camiinin temel atma merasiminde “3. Eğitim Tümeni” câmiine harç koyarken. 12 Nisan 1957


O sırada Isparta İmam Hatip Okulu’nda öğrenci olan Osman Aksoy ve Yılmaz Duman, o gün yaşananları ayrıntılarıyla anlatıyor. (Yuvarlak içerisinde işaretli olan)